Korona, bir acı gerçeği daha kafamıza dank ettirerek hatırlatmaya çalışıyor.
O da.
Üretim ekonomisine tekrar geçmemizi. Bunun yanında da tasarruf tedbirlerini yeniden düşünmemiz gerektiğini.
Ada ülkesi olduğumuz bir gerçek.
Ekonomimiz belli noktalara odaklanmış.
Turizm ve yüksek öğretim.
İşler, fena gitmiyordu.
Fakat bir anda alt üst oldu.
Bu da bize, sadece bu iki sektöre bel bağlamamızın yeterli olmadığını. Çok acı bir şekilde ortaya koymuştur.
Tarım sektörünü bir yana iten ekonomik sistemlerin ne hale geldiği görülmektedir.
Kıbrıs Türk Halkı için üretim konusunda, değişik, olumsuz ve sinir bozucu yakıştırmalar yapılsa dahi. Gerçek olan şu ki :
Kıbrıs Türk halkı üretken bir halktır.
Bunu her idari sistem altında ortaya koymuştur.
Kıbrıs Türk Halkı. Kendi çapı doğrultusunda tarım ve hayvancılıktan koparılmaya çalışılsa dahi hiç kopmamıştır.
Halen olanakları ölçüsünde bunu devam ettirmeye çalışmaktadır.
Tarım ve hayvancılık, insanın hayatını idame ettirmesinin en belli başlı ögelerinden ikisidir.
Bunlar ikiz kardeş gibidirler. Birbirlerini tamamlarlar.
Doksanların başına gelinceye kadar, bu iki sektör. Devlet tarafından çok iyi bir şekilde desteklendi ve teşvik edildi.
Liberal ekonomik modelin uygulanmaya başlaması ile tarım ve hayvancılık eski önemini kaybetmeye başlamıştır.
Devlet tarımı ve hayvancılığı o denli teşvik ederdi ki, halka devlet üretme çiftliklerinden. Sebze ve meyve fidesi. Küçükbaş, büyükbaş ve kanatlılardan olmak üzere hayvan satardı.
Bu işlevini zamanla alınan bir kararla çok küçük bir seviyeye indirmiştir.
Tarım Bakanlığına bağlı en büyük çiftlik. Güzelyurt çiftliği idi. Maalesef günümüzde, ilk başlardaki fonksiyonunu göremez duruma geldi.
O dönemi yaşayanlar bilir.
Güzelyurt çiftliğinde. Ülkeye dağıtılmak üzere çeşitli nitelikte fidanlar yetiştirilip, vatandaşın hizmetine sunulurdu. Bu hizmet de ani bir kararla durduruldu. Lefkoşa’daki tarım dairesine verildi.
Halbuki, ekime en elverişli topraklar Güzelyurt ve Lefke yöresindedir.
İnsanımız, hem kendi evi için ayırır. Hem de fazla olanını piyasaya sunardı.
Yine ayni şekilde, Devlet üretme çiftliklerinde civciv üretimi yapılmaktaydı. Halk hem kendi beslenmesi için, hem de bunu bir gelir kaynağı olarak değerlendirirdi.
Civciv üretimi de ani bir kararla bıçak gibi kesilerek o iş de durduruldu.
Bazı siyasilerimiz, halka çağrı yapmakta !
Üretin diye.
Halkın üretmesi için. Devleti yönetenler öncülük yapacak.
Planlama yapacak.
Halkı özendirecek.
Üretime, planlama ve teşvikle tarım ve hayvancılıktan başlanmalı.
Önce bunun planlamasını yapalım.
Üretime ev ekonomisi ile başlayalım.
En önemlisi de Devletten başlamak üzere, geniş tasarruf tedbirlerine gidelim.
Birçok devlet dairesinin kapalı olmasına karşın. RHA’lar yollarda sokaklarda.
Yerli üretimi teşvikin yanında.
Ayni duyarlılıkla tasarruf tedbirlerini teşvik ve bunun için önlemlerin alınması ile üretim ekonomisinin önü açılır ve bir değer bulur.
Son paragrafımda, Ekonomi ve Enerji Bakanımız Sn. Taçoy’un, elektrik kurumu ile ilgili yapmış olduğu açıklamaya. Küçük de olsa bir yorum yapmak istiyorum.
Sn. Taçoy. Kurumla ilgili çok ciddi, gizli saklı iddialar var.
Kamuoyu aydınlatıcı ve tatmin edici icraat ve adımlar beklemektedir.
Bunun için atacağınız adımlara, büyük destek bulacaksınız.
Halk yanınızda olacak.
“Yürüyün de korkmayın.”