Ekonomide tuz kavurma politikası..

“Ekonomimizi yeniden ayağa kaldırırken, insana önem vereceğiz. Yerli veya yabancı, ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştığımız insanlara değer vereceğiz. Bugün bir kez daha gördüm ki, iş insanlarımız da bu anlayıştadır. İşletmelerimiz, sektörlerimiz insana hizmeti ön planda tutarak ürünlerimizi eskisinden daha iyi hale getirecekler ve bu olumsuz süreçten başarı ile çıkacaklardır.

“Ekonomimizi yeniden ayağa kaldırırken, insana önem vereceğiz. Yerli veya yabancı, ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştığımız insanlara değer vereceğiz. Bugün bir kez daha gördüm ki, iş insanlarımız da bu anlayıştadır. İşletmelerimiz, sektörlerimiz insana hizmeti ön planda tutarak ürünlerimizi eskisinden daha iyi hale getirecekler ve bu olumsuz süreçten başarı ile çıkacaklardır.
Devlet ve hükümet olarak bizler de onlara destek olacağız. Ekonominin önünü açmak ve yeniden yapılanmasını sağlamak için ne gerekiyorsa yapacağız. Bugün özellikle iş insanlarımızı dinledik. Dört örgüt başkanı ve temsilcileri vardı ama genel olarak neredeyse bütün ekonomi burada temsil ediliyor.”
Bu ifadeler Başbakan Ersin Tatar’a ait.
Peki nasıl olacak bu işler?
Sayın Başbakan önce insan dedi, fakat bu önceliği hangi alanda olumlu bir yöne çevireceğini söylemedi.
Bugün özel sektörde çalışan birçok insan COVİD-19’un getirdiği olumsuz etki ile ya işsiz kaldı, ya da ciddi bir maaş kesintisi ile karşı karşıya geldi.
Sayın Başbakan sürecin başından bu yana sürekli ekonomi ile ilgili bir arayış içerisinde olduklarını ifade ediyor. Ve mütemadiyen toplantılar gerçekleştiriyor, lakin burada önemli olan takdir edersiniz ki fiiliyatta neler yaptığınızdır bu toplantıların sonunda.
Açıkçası bakılması gereken nokta da budur.
Bu toplantılarda ne üretiliyor?
Ve ekonomik önlem olarak içinde bulunduğumuz dar boğazdan çıkabilmek adına hükümet neleri hayata geçiriyor?
Yoksa 7/24 bu iş için uğraşın.
Ortaya izlenecek bir politika koyamıyorsanız bunun kimseye bir fayda sağlamadığını da bileceksiniz. Bu konuda hükümet ne kadar iyi niyetli de olsa tuz kavruyor görüntüsü veriyor,
Zira ekonomik planlamaları yapacak istikrarlı bir yapı oluşturmadı.
Oysa Devlet Planlama Örgütü Yasası diye bir Yasa oluşturdu. Ve bu yasa çok açık.. Peki ne diyor bu yasa?
Ekonominin planlanması için Sosyal Ekonomik Konsey oluşturulması gerekiyor. Bu konseyin ürettiği kararların da sonuçlarının Yüksek Planlama Kurulu tarafından değerlendirilmesini öngörüyor.Elde böyle bir enstrüman varken Böylesi temel bir yapı neden göz ardı ediliyor? Bu yapı konuyla ilgili tüm paydaşları bir araya getiriyor. Kaldı ki Yüksek Planlama Kurulunun başında başbakan ilgili bakanlar ve Planlamanın bürokratları olacak.
Ki planlama tek bir elden ve istikrarlı şekilde yürütülsün. Şu çok açık ki her alanda olduğu gibi ekonomide de hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Lakin belli bir süreden sonra söz konusu durumun ortaya çıkaracağı yeni yatırım alanları ve fırsatlar önümüze çıkacak.
Dolayısıyla ilk ayakta mevcut durumu iyi analiz ederek,ki bu da yeni durumda işletmelerin finansal olarak adapte sürecini beraberinde getirecek, ikinci ayakta ise öncelik hedef olarak belirlenecek stratejilerin sektörel bazda ele alınıp en verimli şekilde kullanılması ile ilintilidir. Bu süreçte şunu çok iyi anladık ki el altındaki nakit paranın ekonominin olmazsa olmazları arasında yer aldığıdır. Zira gördük ki işletmelerin herhangi bir olumsuzluğa karşı finansal olarak dayanabilecekleri eşik veyahut sürenin akıbeti buna bağlıdır.
Bu haber 1489 defa okunmuştur

:

:

:

: