Yine, bir Rum barbarlığı ile karşı karşıyayız.
Leymosun’da bulunan Köprülü Camisine, molotoflu saldırıda bulunularak yakılmak istendi.
Duvarlarına, Rum zihniyetine özgü ve içerikli yazılar yazıldı.
Türklerden sonra, İngiliz’in bir politikası olan Rum nüfusunun Türk nüfusuna karşı çoğunluk yapılması. Türk nüfusunun azınlığa getirilmesi döneminden beri, bu saldırılar hep devam etti.
Leymosun’daki bu saldırı da bunun devam edeceği yönünde.
Aslında bu, Köprülü Camisine karşı yapılmış bir saldırı olarak da değerlendirilemez.
Bu ayni zamanda Kıbrıs Türk Halkına yapılmış bir saldırı niteliğindedir.
Köprülü Camisi, Leymosun’da eski Doğan Türk Birliği Kulübünün yakınında olan bir cami.
Osmanlı döneminde, Köprülü Hacı İbrahim Ağa tarafından yaptırılmış bir cami.
Rum tarafında bulunun Müslümanlar tarafından kullanılmakta.
Ayni zamanda, bir kültür mirası.
Kıbrıs adasındaki camiler. Türklerin adanın sahibi olduklarını gösteren birer tapu nitelikli dini eserlerdir.
Köprülü Camisi de bunlardan biridir.
İşte Rum zihniyetinin bunu içlerine sindirememesinin doğal bir sonucu olarak kundaklanmıştır.
Söz konusu caminin kundaklanması ne ilk ne de son olacaktır.
Geçmişte de 4-5 kez yakılmıştı.
Bazı zihniyetler, Güneye Müslüman göçmenlerin gitmemesi için. Bu gerekçe gösterilerek kundaklandığı savunmasını yapmaktadırlar.
Şimdi Müslüman göçmenler var. Geçmişte kundaklandığı zaman, adada sadece Türkler vardı.
Kundaklamanın gerekçesini buna dayandırmaya çalışanlar. Geçmişteki kundaklamalara ne diyorlar acaba ?
Saldırı, Müslüman Kıbrıs Türk Halkına.
Onun dini mabedine ve eserine yapılmıştır.
Hatırlıyorum, 2004 ‘te Güzelyurt’taki kiliseye buna benzer bir saldırı olmuştu.
Olaya karşı en büyük tepki, Güneyden çok Kuzeyde gösterilmiş.
Güneyde de yer yerinden oynamıştı.
Leymosun’daki Köprülü Camisine yapılan saldırı. Gerek Kuzeyde. Gerekse de Güneyde, geçiştirilmeye çalışılmaktadır.
Bundan önceki kundaklama olayında. Büyük hasar meydana gelmiş ve cami çökmüştü.
Geçmişte kundaklamayı yapanlar. Ne tutuklanmış, ne de adalet önüne çıkarılmışlardı.
Çünkü Güneyin Başsavcısına göre bunları yapanlar “ milli kahramanlardır.” Tutuklanmaları vacip değildir.
Gerek bizim CB ve Başbakan. Gerekse de Türkiye yetkilileri. Faillerin bulunması için, Güneydeki idareye çağrıda bulundular.
Bu kundaklamadan çıkacak olan sonuç.
“Havassu Gara Yanni.”
Tutuklansalar da tutuklanmasalar da.
Önemli olan zihniyettir.
Rum’un mentalitesidir.
Güneyi bir Helen idaresi yapan bu zihniyet. Hiçbir Türk eserinin o cumhuriyet topraklarında bulunmasını içine sindiremez.
Paylaşımda, bunu gösterdiler.
Sıra, Güneydeki Türk eserlerine ve ibadethanelerine geldi.
Zihniyet, Helenleştirme zihniyeti.
Bu zihniyet. Girne’ye Yunan bayrağı dikecek.
Diğer bölgeleri hallettiler. Girne kaldı.
Köprülü Camisi olayı, bize bir gerçeği tüm açıklığı ile göstermektedir.
Değil bizimle paylaşım. Türk ve İslam simgelerini bile bu adada görmeye tahammül edemiyorlar.
Ülkemizde Cumhurbaşkanlığı seçimi, Ekim ayında yapılacak.
Cenevre’de görüşme masası, BM açıklamalarına göre. Rum tarafından çökertilmiş, devrilmiş.
Görüşmeler sona ermişti.
Sn. Akıncı, bu işin yeni jenerasyonlara kaldığını açıklamıştı.
Çözümsüzlüğün Rum tarafındaki zihniyetten kaynaklandığını. Çözümün ancak bu zihniyetin değişmesi ile mümkün olacağını söylemişti.
Zihniyet değişikliğinin, görüşmeler için vazgeçilmez bir şart olduğunu da belirtmişti.
Daha sonra, Guterres Belgesi adı altında görüşmelere hazır olduğunu. BM GS Guterres’e iki tarafın da onayı ile bizdeki CB seçimlerinden sonra, söz konusu belge üzerinde. Seçilecek CB’nın görüşeceğini bildirmişti.
Sn. Akıncı, Güneyin zihniyet değişikliğinin şart olduğunu, basa basa ilan etmişti.
Bu gerçekleşti mi ?
Bunun muhakemesini.
Köprülü Camisinin kundaklanması olayından sonra. Halka bırakıyorum.