Bu senin yolculuğun

Hayatının, yalnız sana ait olduğuna karar verdiğin gün, senin tam da dönüm noktandır.

Hayatının, yalnız sana ait olduğuna karar verdiğin gün, senin tam da dönüm noktandır.

Özürler ya da bahaneler olmadan, dayanacak, güvenecek veya suçlayacak başka kimse aramadan hem de...

Bu armağan senindir...
Bu harika bir yolculuk ve onun kalitesinden sorumlu olan da sadece sensin...

İşte hayatın, gerçekte o gün başlar...

Benim harika yolculuğum başlayalı uzun zaman oldu...

Tıpkı bir keşiş gibi, yaşamın patikalarını severek, merakla geziyorum...

HUZUR ve YAŞAMA SEVİNCİ bana eşlik ediyor...

Evet yaşamımın tek sorumlusu benim... Kararlarımı istediğim gibi veriyor, sonuçlarına da boyun eğiyorum, hatta önlerinde saygıyla eğiliyorum...

ANLAT BANA

yalnızlık nasıl paylaşılır
gece uzatırken ellerini sabaha...

bir dilim ekmek gibi
bölüşülür mü tam ortasından...

satır aralarında neden saklanamaz
cam kırığı hüzünler...

yağmursuz bulutlar ne işe yarar ki
gözyaşına susamışsa yürekler...

anlat bana ne olur
bölünmüş saatlerin ortasında işin ne...

Ayşe TURAL

NAZIM HİKMET’i Anarken...

MOSKOVA'DA NAZIM

Moskova denince elbette Nazım Hikmet geliyor insanı aklına… Vatanına hasret gitmiş, fikirleri yüzünden hapse atılmış, izlenmiş, ülkesinden kaçmak zorunda bırakılmış Koca Nazım…

NOVODAVİÇE Mezarlığının görkemli kapısından içeri giriyoruz. Dev bir çiçekçi dükkanı… Kırmızı karanfiller alıyoruz, kocaman bir demet… Nazım’ın mezarı çok kolay bir yerde. Geniş yolu dümdüz gidip sağa dönüyorsunuz…

Arkadaşlarımızdan bu mezarlığın sanatçılara, ünlü komutanlara ayrılmış bir yer olduğunu öğreniyoruz. Kimler yok ki! Ünlü komedyen NİKULİN’in mezarını da ziyaret ediyoruz. Hemen ötesinde dansçılar, yazarlar, ressamlar, müzisyenler…

NAZIM, kocaman bir ağacın gölgesinde, siyah mermer üstüne silueti kazınmış olarak son derece asil duruyor. Mezarın ayak ucunda VERA yazan bir mezar taşı… Muhteşem bir duruş…

Biz onu anarken, şiirler okurken etrafımızdaki kalabalık artıyor.

Türkçe konuştuğumuzu duyan, orada yaşayan Türkler bizimle sohbet ediyor. Kırmızı karanfillerle kaplıyoruz mezarın üstünü… Her birimizin dudakları kıpırdıyor, Fatiha okuyoruz…

Şiirleri geliyor aklımıza…
Bugünü bilir gibi söyledikleri…
“ Mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin
Hürriyet sözcüğünün resmini ama yalansızını…”

Özgürlüğe, vatana hasret gidişini düşünüyoruz. Haksızlıklar aklımıza geliyor.

“ Ve bizden sonra gelenler
Demir parmaklıklardan değil
Asma bahçelerden seyredecek
Bahar sabahlarını, yaz akşamlarını…”

Umuda sarılışı ne güzel…
Yüreğinde bitmek bilmeyen umuda…

“ İnanın:
Güzel günler göreceğiz çocuklar
Güneşli günler
Göre-
ceğiz…
Motorları mavilere süreceğiz çocuklar
Işıklı maviliklere süre-
ceğiz…”

Nazım HİKMET

( Ayşe Tural/ 2012 Moskova

AYNA

Bilirim beni sevdiğini
Bilirim ya!
Ama bazen
Bastığın topraktan bile
Kıskanırım
Ayaklarını okşuyor diye.
Saçlarını karıştıran rüzgara
Düşman kesiliveririm bir an...

Her şey bir yana
Şu aynaya bakıp da
Göz kırpman yok mu?
Hepsinden beter
Her şeyin üstüne
Tuz - biber eker...

Ayşe TURAL

SIRF BİRİSİ BİZE İYİ GECELER...

'Sırf birisi bize iyi geceler demediği için, bir türlü geçmeyen gecelerimiz vardır.' demiş PABLO NERUDA

Öyle midir gerçekten? Kesinlikle öyledir... Geceler bizi daha duygusal ve hassas yapan zaman dilimidir çünkü...

Sevdiğimiz bir ses, özlediğimiz bir yürek bunu en sıcacık sesiyle söylesin isteriz... Bizim onu düşündüğümüz kadar o da bizi özlesin isteriz...

Onu düşünerek uykuya dalmak, gülümseyerek başımızı yastığa koymak bizi en güzel rüyalarda dolaştırır da ondan...

Aşkın tanımını soranlara zaman zaman şöyle derim.

Uykuya dalmadan önce, en SON düşündüğünüz; gözünüzü açmadan aklınıza İLK düşen her kimse işte o AŞKINIZdır...

Biz KADINLAR kulaklarımızla severiz... Galiba biraz duygu açıyızdır... Durmadan ' Seni seviyorum... seni çoook seviyorum...' ların tekrarını isteriz...

ERKEKLER de gözleriyle sever, derler... Onlar görsel yapıdadırlar çünkü... Gözlerine hitap edeni daha kolay algılayıp severler...

Daha mantıksal olduklarından belki... Güzel kadınlardan gözlerini ayıramamaları bundandır, diye düşünüyorum...

Haydi telefona sarılın ve sevdiğinize ' SENİ SEVİYORUM... İYİ GECELER ...' diye fısıldayın...

AKDENİZ

Bir çigan müziği
Ruhumu alıp götürüyor
Uzak diyarlara...
Tuz kokulu kıyılar
Akdenizin mor salkımlı
Nar çiçekli sokakları...
Bayırlardan incecik buğulu bulutlar
Hep denize iner akşamları...

Bir kızın yasemin kokar saçları
Etekleri açılır hafiften
Yakasından içeri dalar
Çapkın rüzgarın eli...

Çatanalar, tekneler
Mavi, beyaz, kırmızı yelkenli
Yanık tenli kaptan
Ufukları gözler
Siperinde ellerinin
Çatlamış, yosun kokulu...
Özgürlüğe koşar yüreği
Alır alır da başını
Gider uzaklara
Martı kanadında sevileri....

UMUT
HEP VAR
HEP VAR OLSUN

Aldanmayın coşkuma...
Benim de yelpazemde karalar, kan kırmızılar, griler var.
Ama ben onları itiyorum ötelere.
Daha ötelere...

Bazen de başka renklerle karıştırıyorum, zoraki de olsa...
Biraz renkleri açılır gibi oluyor.
Pek de güzel sayılmazlar ama idare ediyorum işte...

Işıklar arıyorum karanlıklarda... Sarılacak, tutunacak dal misali...

Her yeni günde hep umutlarım saklı... Yarın daha güzel olacak...
İnanıyorum yarında sevgi var, aşk var, güzellikler var...

En önemlisi de UMUT var...
Hep de VAR OLSUN...

ÇOCUKLUĞUM

Kapı önünde
Tembihleri annemin...

Beyaz kurdelem
Kokulu kalemlerimle
Ben....

Hayallerimi çizdim
Bir demet de umut
Resim defterimde...

Aferinleri öğretmenimin
Hala kulaklarımda...

Ayşe TURAL

HER GÜN
DÜNDEN
DAHA İYİ OLMAK ZORUNDAYIZ

Yaşamda yol aldıkça, deneyimlerimiz arttıkça farkındalıklarımız da artıyor.

Yine de DAHA GÜZEL BİR DÜNYA İÇİN bunun yeterli olmadığını düşünüyorum.

Dünya nüfusu hızla, katlanarak çoğalıyor. Bu da beraberinde inanılmaz hatta akla hayale sığmaz sorun ve kötülükleri de beraberinde getiriyor.

Sanki bizim dışımızda, önlenemez KÖTÜCÜLLER, geceden sabaha kötülüğü ortalığa yayıyor.

Durmadan aynı şeyleri tekrar edip beyinler yıkanıyor. Sık gösterilen şeyler de ALGI yaratarak sanki normalleştiriliyor gibi geliyor.

Filmlerde bile kötülükler, birbiri ardına, zincirleme gidiyor. GERÇEK adına yapılan programlarda en ince detaylar, sinsi planlar gösterilip öğretiliyor...

Ben akıllılardan ve akılsızlardan korkmuyorum. Onlardan kimseye zarar gelmez.

Ben YARIM AKILLILARDAN korkuyorum. Çünkü onlar kendilerini akıllı zannediyor; en tehlikelisi, biz de onları akıllılar sınıfına koyuyoruz.

Lütfen şu sayfaları SANSASYON yaratıp TOPLUM PSİKOLOJİSİNİ BOZACAK ifadeler için kullanmayınız.

Haydi bugün,
daha İYİ BİR İNSAN olmak için,
KENDİMİZ için,
ÇOCUKLARIMIZIN GELECEĞİ için,
AİLEMİZ için,
TOPLUMUMUZ için,
DÜNYA için,
güzel bir şeyler yapalım...


Bu haber 3897 defa okunmuştur

:

:

:

: