Ne güzel bir dugudur sessiz ve derinden yürümek, Bazı şeyleri görmeden, eleştirmeden iyileştirerek yürüyebilmek.
Ne güzel bir dugudur sessiz ve derinden yürümek, Bazı şeyleri görmeden, eleştirmeden iyileştirerek yürüyebilmek. Başkalarının hayatlarına girerken eksiklerini bulmak için değil, onları sevginizle tamamlamak için girin. Onların kalbine girerken, kör olun, çıkarkende dilsiz olun, koşulsuz sevmeyi böyle öğrenirsiniz. Koşulsuz sevgiyi ülkemiz adına yaparsak çok güzel olan ülkemiz Cennete dönüşür. Her atılan adım sevgi ile atılmalı, övünmeden, abartmadan, şişirmeden. ulaşmak istenilen nokta neyse mutlaka gerçekleşir. Yeterki insan istesin. İnsanlar öğrenmek için doğarlar, öğrenmenin ne yaşı nede zamanı var. Bu öğrenmelerin içinde en güzel olanı yaşadığımız ülkemiz adına son derece faydalı olabilmemizdir. Ahgam kesmeden, yapabileceğiniz sözü yerine getirmek bir onur bir ayrıcalıktır. Bu güne kadar öyle çok ahgamlar duydukki, doyduk. Geçmişte bir zamanlar.
Bir padişah iki adamı ölüme mahküm etmiş padişahın atını nekadar sevdiğini bilen mahkümlardan birtanesi, Hayatını bağışlarsa bir yıl içinde Ata uçmayı öğretebileceğini söylemiş. Kendini Dünya daki tek uçan ata binerken hayal eden padişah bunu kabul etmiş. Diğer mahküm inanmayan gözlerle arkadaşına bakmış . Ve atların uçmadığını biliyorsun. Nasıl olup da böyle delice bir fikirle çıktın ortaya.? Yalnızca kaçınılmazı geciktiriyorsun okadar. Pek değil demiş birinci mahküm. Kendime dört özgürlük şansı veriyorum. Birincisi Sultan bu yıl ölebilir. İkincisi ben ölebilirim. Üçüncüsü At ölebilir. Dördüncüsü belki Ata uçmayı öğretebilirim... İşte öyle birşey.
Sizi Seviyorum...