Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan ve tüm dünyayı tehdit etmeye devam eden, Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi olarak nitelendirilen koronavirüs salgını hayatımızı zorlaştırmaya devam ediyor. KKTC'de ilk korona vakası; 9 Mart’da Almanya'nın Balingen şehrinden KKTC'ye gelen 65 yaşındaki kadın turistin korona virüs testinin pozitif çıkması ile ortaya çıktı.
İlk vakanın tespitinden sonra KKTC hükümeti çok sıkı tedbirler alarak, koronavirüs’e karşı etkin ve
başarılı bir mücadele vererek, tüm Dünya’ya örnek olmuştur.
12 Mayıs’ta yeni tip koronavirüs (Kovid-19) taşıyan son hastanın iyileşmesiyle birlikte vaka sayısı
KKTC’de sıfırlanmıştır.
Bunun üzerine ülkemizde tam 75 gün boyunca hiç yeni vakaya rastlanılmamış olup, ülkemiz hastalık
açısından son derece güvenilir bir duruma gelmiştir.
Turizmin ülke ekonomimiz açısından büyük önem arz ediyor olması nedeniyle; virüs nedeniyle Türkiye’ye kapanan sınır kapılarımız 1 Temmuz itibariyle açılmış ve adamıza ilk charter uçuşlar bu tarihte başlamıştır.
Bu süreçte birçok kimse ülkeye yeniden virüs geleceği haklı endişesiyle kapıların yeniden kapatılması için sosyal medya da birtakım paylaşımlarda bulunmuşlardır.
Gelişen dünya düzeni içerisinde hiçbir devletin hava, kara ve deniz sahalarını başka ülkelere kapatarak, kapalı bir toplum içerisinde yaşayarak, varlığını devam ettirebilmesi mümkün değildir.
Yaşam hakkının her türlü hakkın üzerinde olduğu ve sağlığın her şeyden önemli olduğu tartışılmaz bir gerçektir. Ancak ekonominin iyi düzeyde olmadığı bir durumda, sağlık sisteminin de yeterli işleyebilmesi pek tabii ki mümkün değildir.
Dünyanın birçok ülkesi koronavirüs pandemisinden etkilenmiş ve bu virüs nedeniyle çok sayıda kişi vefat etmiştir.
Ancak gelinen noktada her ülke ilk başta alınan tedbirleri gevşeterek, yasakları kaldırmaya başlamış ve insanların gerek iş gerekse de sosyal hayata dönmelerini sağlamıştır.
Görünen o ki; söz konusu pandemi bir süre daha bizimle olacak ve bu virüsün aşısının ve tedavisinin bulunması da ne yazık ki zaman alacaktır.
Hal böyle olunca; aslında en büyük görev bizlere düşmektedir. Bu süreçte bu hastalık ile yaşamayı öğrenmek mecburiyetindeyiz.
Nasıl mı? Öncelikle bu hastalığın çok kolay bulaşabildiğini ve etrafımızda semptom göstermeyen ama koronavirüsü taşıyan birçok kimse olabileceğini unutmayalım.
Bu nedenle; sosyal mesafe, temizlik kurallarına uyalım. Maskenin bulaş riskini azalttığını ve hatta maske takan kişilerin takmayan kişilere nazaran hastalığı çok daha kolay atlattığını hatırlayalım.
Sevdiklerimizi ve kendimizi koronavirüs’ten koruyabilmek için kurallara uymak zorundayız.
Tüm Dünyayı ve bizi zor bir kış bekliyor. Okulların açılması ve kişilerin kapalı alanlarda daha fazla
vakit geçirmeye başlaması ile birlikte hastalığın bulaş riski ve oranı ne yazık ki artacak.
Yeniden evlere kapanmamak ve yeni normal düzen de yaşamaya devam edebilmek için, üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirmemiz gerekiyor.
Tüm dünyanın ve güzel ülkemizin koronavirüs salgınından en az kayıpla kurtularak, eski sağlıklı ve normal günlerine bir an önce kavuşması temennisiyle; herkese sağlıklı ve huzurlu günler dilerim.