Meis Adası veya Kızılhisar, Yunanistan’ın sınırları içinde olan bir adacık.
Yüz ölçümü 7.3 km. Türkiye’ye uzaklığı 2.1 km. Yunanistan’a ise yüzlerce kilometre uzaklıkta.
Ada, konumu gereği her zaman için siyasi hareketliliğin içinde bulunmuştur.
Bizi ilgilendiren bu hareketlilik, 1967 yılına kadar gider.
O yılda, Grivas’ın önderliğinde Eokacılar ve Yunan askerleri. Geçitkale’ye saldırarak. Birçok Türk’ü şehit ettiler.
Türkiye, müdahale için kararlıydı.
ABD devreye girerek. Türkiye’nin istekleri kabul edildi. Özde normalizasyona geçilmişti.
O sıralar zamanın TC Başbakanı rahmetli Demirel. Yunanistan’ın Dedeağaç şehri ile batı Trakya’ya resmi ziyaret yaptı.
Yunanistan’da Albaylar cuntası iktidarda idi.
Demirel’e Kıbrıs’la ilgili bir öneri sunuldu.
Kıbrıs sorununu tatlıya bağlamak için bizler, yani Kıbrıslı Türkler külliyen Meis Adasına göç ettirilsin. Kıbrıs Adası Yunanistan’a. Meis Adası da Türkiye’ye verilsin dendi.
Tabii bu teklif rahmetli Demirel tarafından reddedildi.
Şimdilerde ise Meis adası tarihe başka bir sıfatla yazılmaya çalışılmaktadır.
Bilindiği gibi, Lozan ve 1947 Paris Anlaşmasına göre tüm 12 adalar Meis de dahil. Silahlardan ari bir statü ile tarihteki yerlerini alacaklardı.
Yunanistan buna uymadı.
Ha babam, silahlandırmaya da devam etmektedir.
Doğu Akdeniz’de uluslararası hukuka uygun hareket eden Türkiye’ye karşı. Siyasi arenada birlik olup. Sırf siyasi saik ile Türkiye’nin önüne geçenler. Yunanistan’ın uluslararası hukuk ve anlaşmalarına karşı yürütmeye çalıştığı hareketler karşısında, sus pus olanlara bir bakalım.
Bunlar kimdir ?
TC Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan’ın, 30 Ağustos Zafer Bayramında yaptığı konuşmasından bir cümle alarak. Bunların kim olduklarını hep birlikte görelim.
“Doğu Akdeniz’den ülkemizi dışlamaya çalışanlarla, bir asır önce vatanımızı işgale yeltenenlerin ayni müstevliler olması elbette tesadüf değildir .”
Müstevli kelimesini biraz açalım.
Müstevlinin Türkçe karşılığı. İstilacı demek.
Bir ülkeyi istila edene ne denir ? Düşman denir.
Pekala, bu düşmanlar kim ?
AB ‘nin iskeletini oluşturan ülkeler.
Tabii bu düşmanlar 1915 ‘te bir eksik idiler.
O da Almanya idi. Şimdi bu düşman kervanına Almanya da katıldı.
AB, Türkiye’nin düşmanlarının oluşturduğu bir birlik.
Girmeye can atıyoruz.
Tekrar, Meis’e dönelim. Fransa’yı arkasına alan Yunanistan ve GKRY. Meis Adasını kıta statüsüne koyarak. Meis’le güney Kıbrıs arasında MEB anlaşması yapmaya hazırlanıyorlar. Bunun da akıl hocası. Macron olsa gerek.
Yunanla, Rum deniz yetki alanlarını Meis’i kıta olarak addederek haritada çizecekler.
Bu Türk kıta sahanlığı ile kesişecek.
Türkiye buna müsaade edecek mi ?
Müsaade etmeyeceği bilindiği için, Fransa Libya’da kaybettiği itibarını. Yunanistan’ı eline göre bularak. Atina üzerinden, Doğu Akdeniz’e hakimiyet kurma politikası ve eylemi içerisindedir.
Bunun için Amiral gemileri olan Charles De Gaulle, uçak gemisi ile savaş gemilerinden oluşan bir donanmayı bölgeye gönderme kararı aldı.
Macron, geçtiğimiz günlerde, Türkiye için kırmızı çizgilerden bahsetmişti.
Doğu Akdeniz’de, hukuken hiçbir hakkı olmayan Yunanistan ve KRY’ ni sırf siyasi saiklerle destekleyen bu düşmanlar.
Doğu Akdeniz’deki durumu, daha da çıkmaz hale getirmiyorlar mı ?
Bu düşmanların tavırlarının bize yansımaları ise akıllara durgunluk veriyor.
Türkiye bu ortamda, ayni düşmanla karşı karşıya gelmiş durumda.
Yedi düvel, bir de Almanya eklenince. Sekiz düvel.
Biz ne yapıyoruz ?
Siyaset kurumumuzun en üstünde olanlardan tıs yok.
Gerçi seçim sathı mahalline girmişiz.
Meclisimiz, iki saatliğine olağanüstü toplanarak. Oy birliği ile AB’nin bu düşmanca tavrı karşısında.
Türkiye’mize destek mahiyetinde bir karar üretemez mi ?
Yerel kuruluşlarımız olan Belediyeler, Muhtarlar ve örgütleri ortak bir destek kararı alamazlar mı ?
AB ‘nin ve Fransa’nın bu tavrı karşısında. Sn. Cumhurbaşkanının sessizliğini anlamak mümkün mü ?
Sivil toplum örgütleri. Sendikalar. Neredeler ?
Yoksa, AB tarafından verilen proje yardımlarının kesilmesinden mi korkuluyor ?
Bu sessizlik niye ?