Yunanistan’ın Meis’e asker çıkardığı haberleri gündeme bomba gibi düşmüştü. Asker çıkarması ne anlama geliyor ? Adaların silahlandırılması meşru mu ? Biz bu yazımızda bunları konuşacağız.
Ege adalarının silahsızlandırılması konusu 1923’de imzalanan Lozan antlaşmasında ve 1947 Paris Anlaşması ile Limni , Semadirek Midilli , sakız , Sisam , Nikarya ve 12 ada olmak üzere Meis de dahil silahlı kuvvet bulundurulmaması ve tahkimat yapılmaması hükmüne varılmıştı.
1960 yılına gelindiğinde Ege’de anlaşmazlıklar çıkmaya başlamıştı. 1952’de ilk olarak LEROS’a bir askeri üs kuruldu. Türkiye buna karşılık olarak Ege ordugahını kurdu. Bunun peşine karşılıklı hamleler geldi.
Tabi iki ülke kendilerini haklı ve hareketlerini uluslar arası hukuk bakımından meşru görmektedirler. Bu bakımdan her iki ülke de attığı adımlar da haklı olarak sert bir şekilde karşılık vererek bugünlere kadar harakat etmişlerdi.
Ege’de bugün 3000’e yakın irili ufaklı adacıklar mevcuttur. Girintili çıkıntılı olması sebebiyle ve adaların durumundan dolayı kıta sahablığı sorunu her zaman nüksetmiştir. Bunun dışında da fır hattı sorunu her zaman Yunanistan ile aramızda sorun teşkil etmiştir.
Neyse gelelim konumuza Meis’e askeri çıkarma konusuna …
Adaların devredildiği gün adaların askersiz ve silahsız bir durumda bulunması gerektiğidir. Yunanistan 1960’dan itibaren 12 ada ve Boğaziçi adalarında 16 taneisnde askeri yığınak yaptı. Bunlar temel bakımından anlaşmanın ihlalleridir. Bu da anlaşmaların geçerliliğini yitirmesine neden olur. Türkiye’nin yapması gereken oluşan durumda kamuoyu oluşturmak ve haklılığını uluslar arası alanda kanıtlamaktır. Zaten 1952’de askeri üs kurulması bile anlaşmanın aleyhinde bir gelişmedir.
Silahsızlandırma statüsü ortada iken bugün açık açık silahlandırma söz konusudur.
İşte bu noktada uluslararası kamuoyunun desteğini almak için bunun tehdit oluşturduğunu ve tehdit algısından dolayı kendini savunma ( self defence) ilkesini ortaya koyarak kendini savunmaya geçmesi en doğru adım olacaktır. Bakınız ABD, Irak’a yaptığı operasyonda bu kuralı ortaya koyarak harekatını meşru temellere oturtmuştu.
Meis adasının Türkiye’ye mesafesi ve tehdit algısı kamuoyunda işlenmesi Türkiye’nin uluslararası alanda haklılığına destek getirecektir. Her ne kadar AB’nin koşulsuz destek verdiği Yunanistan ben haklıyım dese de yapılanlar ortadadır.
Libya hükümeti BM tarafından tanınmaktadır. Türkiye’nin de oranın meşru hükümeti ile yaptığı anlaşma mevcuttur. Bu anlaşmaya mütakip, Mısır ve Yunanistan’ın aralarında yaptığı anlaşma illegaldir.
BM’nin 51 md açıkça ortadadır. Meşru savunma hakkı gün gibi ortadadır. Bu hakka dayanarak Türkiye de kendi geleceğinde uluslararası alanda yalnız kalmamak için haklılığını destekleyebilir.
Meis adası aslında gayri askeri statüde bir bölgedir.
Silahsızlandırılmış bölge ile gayri askeri bölge arasında dağlar kadar fark vardır. İşte Meis gayri askeri statüdedir. Eğer silahsızlandırılmış bir bölge olmuş olsaydı silahsız askerleri oraya götürebilirsiniz. Ama diğer noktada asla getiremezsiniz.
Böyle ihlalde egemenlik şartı ortadan kalkar. O zaman da Türkiye burada hak iddia edebilir. Sebebi de tehdit algısı ve kendisini savunma ilkesinden dolayı.
AB’nin dün teröristler ile yaptıramadığı önümüze Yunanistan’ı atarak yaptırmak istemektedirler. Türkiye’de burada yapılmak isteneni gördüğünden direk cumhurbaşkanı Erdoğan Yunanistan’ı değil arkasındakileri sahada görmek istediklerini belirtti.
2. konu Kıbrıs adasında KKTC ve GKRY mevcuttur. 1960 anlaşmalarından kaynaklı garantör ülke olan 3 ülke vardır. 1. Türkiye 2 . Yunanistan 3. İngiltere’dir. Bunların haricinde bir güç anlaşmanın ihlali anlamına gelmektedir . Öyleyse Fransa Hava Kuvvetleri'ne bağlı uçakların ise Baf'taki Andreas Papandreu Üssünü kullanması ne anlama gelmektedir?
Yunanistan’ı öne sürerek yine yeni bir oyun peşinde olanlara en güzel sözü Recep Tayyip Erdoğan söylemiştir. ‘Şayet bizim ödediğimiz bedelleri göze alıyorsanız, buyurun çıkın meydana’ demişti.
Türkiye’nin attığı adımlara karşı sahada herhangi bir adımları yoktur. Bugün Türkiye Suriye’de , Afrika’da , Libya’da , Akdeniz4de Ege’de kendi hak ve menfaatlerini korumak için kimseden icazet almadan hareket etmeye devam edecektir. Kazanan Türkiye olacaktır.
Uluslararası hukuk bugün büyük aktörlerin oyuncağı olmuş durumda ..