Azerbaycan – Ermenistan çatışması planlıdır

Ermenistan’ın 2 gün önce yaptığı saldırı her bakımdan iyi bir şekilde değerlendirilmelidir. Ermenistan ve Azerbaycan’a yönelik tehditleri ve üstüne bir saldırının gelmesi bu dönemde gerçekleşmiş olması çok manidardır.

Ermenistan’ın 2 gün önce yaptığı saldırı her bakımdan iyi bir şekilde değerlendirilmelidir. Ermenistan ve Azerbaycan’a yönelik tehditleri ve üstüne bir saldırının gelmesi bu dönemde gerçekleşmiş olması çok manidardır.
Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki refleksleri Libya’da yürütülen müzakereler, Yunanistan gerilimi vs gibi süreçlerden geçerken ‘’Kafkasya’da yeni bir çatışma bölgesinin ortaya çıkması Türkiye’nin geri adım atmasına yönelik de bir manevra olarak görülebilir. Lakin hesaba katmadıkları tek şey vardı, Azerbaycan ordusu….
Bunun yanı sıra Türkiye’nin Karadeniz’de doğalgaz bulması ve doğalgazı arz etme noktasında güvenilirliği zedelemek üzere bir yapılan hareket olarak da görülebilir.
Rusya- İran- Türkiye’nin Suriye konusunda ‘’astana sürecinde’’ aldığı yol ve Suriye’de yapıcı adımların izlenmesinde aktör olduğu bir dönemde Rusya’nın arka bahçesi ve Türkiye’nin kardeş ülkesine bilek güreşi yaptırılması da manidardır.
Sizlere daha önce de demiştim, Rusya ve Türkiye’yi karşı karşıya getirmek için ellerinden geleni yapacaklardır.
Lakin hesaba katılmayan tek konusu biraz evvel de söylediğim gibi Azerbaycan’ın ordusudur. Gücüdür. Kuvvetidir.
Ermenistan taraflarında büyük kayıpların olduğu söyleniyor. Savaş gelişmeleri olarak da Türkiye Azerbaycan’ın yanında her koşulda olduğunu deklare etti. Azerbaycan Dağlık Karabağ bölgesinde işgal ettiği topraklara geri dönmek için bu dönem konjöktör için müsait. Uluslar arası hukuk ve BM kararlarında haklılığı olan Azerbaycan bugünki konumda Karabağ’a kadar ilermesi ve bölgeyi çatışma alanına alması önemli bir dönemeçtir.
MİNSK 3’lü 30 yıldır sorunu çözmedi. Çözmeyecek. Çözümsüzlükten beslenen bu ülkelere en iyi cevabı Azerbaycan ordusu verdi, verecektir.
Ermenistan işgal ettikleri topraklardan acilen geri çekilmesi gerekmektedir. Yoksa bu çatışma konusu daha da uzayacak.
İki yüzlü dünya lider ülkelerinin olduğu uluslar arası hukukta adalet aramak zor olmuştur. Acilen BM’nin yapısının değişmesi ve ülkeler arasında ki çatışmayı önleyecek bir mekanizmanın geliştirmesi gerekmektedir.
Türkiye’nin Libya ile imzaladığı anlaşmalar ortada iken BM’nin meşru gördüğü hükümeti AB ülkeleri desteklemezken, darbeci general HAFTER’in desteklenmesi iki yüzlü politikanın örneğidir.
Azerbaycan’daki durumu da ortaya koyduk.
Anlaşmazlıkların diyalogla çözümü ortada iken çatışma bölgesindeki devletlerin birine destek verip diğerini kenara itmek adalet değildir.
Türkiye ve KKTC olarak dost- kardeş ülke Azerbaycan’ın yanında olmaya devam edeceğiz.
Minsk üçlüsünün çözemediği sorun bugün bu hale gelmiştir.
Bugün Türkiye’nin Azerbaycan’a yardım etmemesi için devamlı telkinlerde bulunması umrumuzda değildir. Dün Suriye’ye tırlarca silah gönderen hangi devletti? Hafter’e kimler yardım gönderdi? Kimler Libya anayasal düzeni bozdu.
Dağlık Karabağ’ın işgalinde 1 milyon insan yerlerinden olmuştu. Kimse bugün bunun hesabını sormaz, soramazken biz buradan soruyoruz.. Bunlar olurken MİNSK 3’lüsü nerede idi?
Olaylar çok boyutlu olmaya başladı. Gelişmeler daha da büyüyecek . Çatışmalar daha da artacak. Ülkelerin menfaatlerindeki çatışma ve sıcak çatışmaları bölgemizde görmeye devam edeceğiz.

Bu haber 12489 defa okunmuştur

:

:

:

: