Sevgilerim hepinize...

Ben anlatabildiğim kadar varım, sizler de anlayabildiğiniz kadar...

Ben anlatabildiğim kadar varım, sizler de anlayabildiğiniz kadar...
Duygularımızı, düşüncelerimizi, hayallerimizi aynı noktada kesiştirmek
marifet ister, farkındayım...

Çok da zor iştir, ama biz sizlerle bunu başarıyoruz... Benimle paylaştıklarınızı yakın çevrenizle, kendinize yakın hissettiklerinizle
de paylaşın, ne olur! Hayatın içinde her zaman İNSANIN İNSANA BORCU VARDIR,
diye düşünürüm:
Onu anlamak/ onu dinlemek/
küçük de olsa yardımlarda bulunmak/
moral vermek/ destek
olmak/ anlayış göstermek/ hoşgörülü
davranmak/ bazen kendimizi
onun yerine koyabilmek... gibi.
Zaman zaman bir kahve molasında başbaşa olmak isteyen dostlarım,
öğrencilerim, hatta hiç tanımadıklarım olmuştur. Onlar anlatır, ben sadece dinlerim... Ara sıra da sorular sorarım. Ayrılırken bana sarılır ' Çözümü buldum, bana yol gösterdiniz, teşekkür ederim...' derler.

Oysa ben sadece yüreğimle dinlemiş, anlamaya çalışmışımdır... Sadece dolaşmış yumaklarını açmalarına yardım etmişimdir, ipin ucunu görmelerini sağlamışımdır... Hepsi bu... Dıştaki göz, her şeyi daha net görür... Ormanda kaybolanın
yönünü bulamaması gibi... Oysa helikopterdeki tüm yolları görür...
Yaşama dokunurken SEVGİ ile davranmayı unutmayın, PAYLAŞMAYI da...


ÇİÇEK

Merhaba
Minik çiçek
Dokunabilir miyim yapraklarına?

Koklayabilir miyim seni
Okşayabilir miyim gözlerimle
Gökkuşağı renklerini...

Ayşe TURAL


HAYATA DOKUNMAK...

Ne güzel bir duygu, ne güzel bir söz HAYATA DOKUNMAK...

Bence hayatı içimizde hissettikçe, yaşama sevinci duydukça hayata dokunmuş oluyoruz... Farkına vardıkça, tadını damağımızda hissettikçe yaşadığımızı anlıyoruz çünkü...

Sevdiklerimizle, dostlarımızla konuşup paylaşırken hayatı; bizden binlerce kilometre uzakta, hiç yüzünü görmediklerimiz, sesini duymadıklarımızla da benzer
paylaşımları yaşamak harika!

Sanırım bunu başarmak için, gerçekten istemek ve paylaşmaya hazır yürekli olmak gerekiyor... Bunlar da sizde var zaten...

Gerçekten iyi ki varsınız...

GÜNEŞ GÖZLÜ SEVGİLİ

Gözlerinde
Yaşamın pırıltıları
Dudaklarında
Sımsıcak gülümseyişler...

Ben
Bakışına
Ben
Gülüşüne vurgun...

Avuçlarında ebemkuşakları
Dünyamı aydınlatan...

Güneş gözlüm
Sevda sözlüm
Ben sana tutkunum
Yüreğimden...

Ayşe TURAL

HAYATI PAYLAŞIYORUZ SİZİNLE…

Merhabalar… Günlerden cumartesi...Kahvaltıdaysanız çayınız, neskafeniz elinizde… Benim gibi saat on buçuğu bulmuşsanız mis gibi kahvenizle baş başasınız demektir. Afiyet olsun efendim.

Koltuğunuzu şöyle güneşe çekiverin… Sonbahar güneşi bedeninizi de ruhunuzu da ısıtsın…

Elinize bir kitap alın mesela... Sayfaları çevirin, okuyarak elbette…

Sizinle her ne şekilde olursa olsun buluşmak beni her zaman mutlu ediyor.

Pazartesi sabahları ADA tv. ve cumartesi sabahları da Star Kıbrıs E - gazetemde beni okuyorsunuz ya işte onlar beni size sevgiyle bağlıyor.

TÜTSÜLÜ YALNIZLIK

gözlerin
derin okyanuslar gibi
tohum orada dinlenir...

ayışığı bahçelerinde
yolumu kaybettim
tütsülü yalnızlıklarım
göz kırpar yıldızlarla...

gecenin kelepçeleri
çoktandır boynumda
laleler boyun bükmüş
ellerin düş gören gecede...

dudakların durup duruyor
ayın yüzündeki tülde
ışıklı tarlalardan mı geçmeli ne...

yalnız yolculuklar
ürkütür beni
yolarkadaşım olur musun
gezegenimde...

Ayşe TURAL

İÇİMDEKİ YALNIZLIK

Vakit gece yarısı... Ben yeni günün, günün doğuşu ile başladığına inanırım nedense... Gece yarısı, günün diğer dilimine geçiştir oysa... Dışarda yıldızlı, yeni aylı bir gece var... Kıyıda köşede birkaç dilim de bulut... Lacivert gökyüzü muhteşem görünüyor...

Hafiften gece esintisi ağaçların yapraklarını hışırdatıyor... Kıbrıs'ın ikinci baharı başlar neredeyse... Havalar serinl...eyip ara ara yağmurlar düşmeye başlayınca; doğa, ağaçlar, çiçekler daha bir canlanır, uyuşukluklarından silkinir, adeta neşelenirler... Yeni baştan çiçeğe dururlar, gelin gibi süslenirler... Ben her zaman bu baharlara VURGUNUMdur...

Daha çok geceleri, yalnızlığım gelir aklıma... Yalnızlığı çok seviyorum ben... Ona bayılıyorum adeta... Orası benim mutluluk ülkem... Orada saltanat süren benim. Benim iznim olmadan oraya kimse adım atamaz. Bazen küçük bir gezgin, bazen maceracı bir çocuk olurum... Yalnızlığın gizemli bahçelerinde dolaşmaya bayılırım... Ruhumu, kendimi tanırım. Bir sürü sorular sorar, yanıtlar ararım...

Ardından artık dış dünyaya çıkabilirim... Perde arkasında işim bitti... Hayat sahnesinde kendim için seçtiğim rolü, en güzel şekliyle, mükemmel oynamalıyım. Yaşamımı, kendi felsefeme uygun kararlarla yürütmeliyim. Umutsuzluğa düşmeden, gerekirse tökezleyerek ama asla BIKMADAN, USANMADAN, ÖFLEYİP PÜFLEMEDEN... Bana yakışan şekilde, onurlu, gururlu, dimdik ayakta...

Ben yakınmayı sevmiyorum... Mızmızlanmayı da... Kendime yakıştıramıyorum çünkü... İnsan ONURLU davranmalı her zaman, her koşulda... Zayıflığınızı ilan ettikçe zayıf olursunuz çünkü... İnanın çoğu insan sizi çaresiz görmeye bayılır... Unutmayın kendinizi güçlü hissettikçe daha güçlü olursunuz...


Bu haber 10995 defa okunmuştur

:

:

:

: