Melekler Orada Değildi, Ahmet Erdemli’nin ilk öykü kitabı. Nios Yayınları’ndan Temmuz iki bin yirmide çıkıyor. Kapakta gri bulutlar ve kıyıya vurmuş cansız bir çocuk bedeni görülüyor. Gerçek bir olaydan yola çıkılan kapağın tasarımı Ali Erdoğan’a ait.
Çorum 1964 doğumlu olan yazar, bir bankada şube müdürü iken emekli olduktan sonra yazma serüvenine başlıyor. Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı’nın düzenlediği yazma seminerlerine, Cemil Kavukçu ve Fadime Uslu Öykü Atölyeleri’ne devam ediyor. Uluslararası Ankara Öykü Günleri Derneği Yönetimi’nde fahri görevler alarak edebiyata emek vermeye devam ediyor. Halen Ankara’da yaşamakta olan yazarın pek çok dergi ve internet portalında eserleri bulunuyor.
Mesajı, kurgusu ve felsefesiyle öne çıkan sürükleyici öykü ve denemelerden oluşuyor kitap. Ahmet Erdemli’nin öyküleri bazen yaşanmışlıklardan ortaya çıkıyor, bazen gazete haberlerinden. On üç öyküden oluşan kitabın ilk beş öyküsünde acı dram ve hüzün daha yoğun hissediliyor. “Ülkemizde ve dünyada birçok kötü olay yaşanıyor ve çabucak unutuluyor” diyen yazar bunları öykülerine aktararak belleğimizde yer almasını istiyor.
Ter isimli öykü kitabın ilk öyküsü. Bu öyküde yazar tezatlıkları vurguluyor. Son derece şık bir düğünde hizmet eden bir garsonun dramından yola çıkılan öyküde farklı sosyoekonomik gelir gruplarından gelen, etrafımızda yer alan, ancak trajedilerini bilmediğimiz insanların öyküsü yer alıyor. Yaşadığımız konfor ve güzelliklerde var olan alın terinin değerini ve bizim için sıradan olan pek çok şeyin aslında ne pahasına olduğunu anlatıyor.
Kitaba ismini veren “Melekler Orada Değildi” isimli öykü, göçmenlerin yaşadıkları trajedilere dikkatimizi çekiyor. Turistik kumsallar göçmenler için ölüm-kalım savaşının verildiği kıyılar çoğu kez. Olayı gözlemlemek amacıyla kimliğini kamufle ederek göçmen gibi bu yolculuğa iştirak eden kadın gazetecinin bakış açısıyla yazılmış öykünün sonunda, “Ben oradaydım, ama melekler orada değildi sözleri” Aylan Bebe’nin Jandarma kucağında taşınırken görüntüsünü zihnimizde bir kez daha canlandırıyor (s; 38).
“Ziya Amca” isimli öykü üç farklı kişinin ağzından anlatılan bir öykü. Birinci kısım Ziya Amca’nın, ikinci bölüm gelinin, sonraki bölüm ise banka müdürünün gözünden anlatılıyor. Bütün varlığımız yaşadıklarımız ve anılarımızdır diyor yazar bu öyküde okuyucusuna (s;53).
“Vazgeç Gönül” isimli öykü aşık bir adamın kucağındaki kadına konuşmasıyla başlıyor. İç konuşmalar devam ettikçe bunun bir kadın cinayetinin muhakemesi olduğunu anlıyor okuyucu. Yazar basında ve yargıda gündeme gelen, sevdiğinden öldürme cümlesinin altını bir kez daha çizerken, terk eden ve öldürülen kadının dramını sorgulatıyor.
“Uykusuz” deneme türünde bir yazı. Yazar bu denemenin son paragrafında “Ne güzel deliksiz bir şekilde uyumak. Uyumayanlar, uyuyanların nöbetini tutuyor” diyor. Deneme türünde diğer yazı ise “Sis” isimli metin. Sis’te yazarın temel meselesi tüm dünyada gerçeğe ulaşılamaması. Gerçeğin sürekli üzerinin başka olaylarla örtülerek anlaşılmasının engellenmesi olayını sis metaforuyla anlatmayı amaçlamış. “Bulantı” yine “Sis” gibi toplumsal duyarlılık taşıyan bir öykü. Çevre kirliliğinin yanı sıra, siyasetçilerin açgözlü işadamlarıyla birlikte gerçek niyetlerini saklayarak yarattıkları kirliliğin etrafımızı çepeçevre sararak dünyayı yaşanmaz bir yer haline getirmesi ile ilgili.
“Zamanın Bir Yerinde” ise bir bilimkurgu öyküsü. Sevdiği türün bilim kurgu ve polisiye olduğunu ifade eden yazar bundan sonra bilim kurgu ile devam edeceğini vurgulamak amacıyla kitabın son öyküsü olarak bunu seçiyor. Kızının programladığı robotu kendi yerine eşinin yanına yerleştirip hastalığının son günlerinde huzurlu ve sakin bir hayat geçirme hakkını kullanmak isteyen bir kadının mektubunun ölümünden sonra kocasına ulaşmasıyla ortaya çıkan komik durumu anlatan bu öykü kitabın en sevilen öykülerinden. Mektupta geçen “İşin komik ve trajik yanı, yapay zekalı benzerim bile senden sıkılmış. Kıza ‘Bazen zor dayanıyorum, bırakıp gitmek istiyorum’ demiş. Seninle kalmaya programlanmasa o da giderdi herhalde” cümlesi okuyucuyu hem gülümsetiyor hem de düşündürüyor.
Ahmet Erdemli’ den yeni öykülerde buluşmak dileğiyle.