“Mucize mi? Acizlik mi?”

Mucizeleri pek severiz. İsteriz ki, aciz olunduğunda mucizeler olsun. Buna rağmen genelde ikisi hep birlikte giriverir hayatımıza.

Mucizeleri pek severiz. İsteriz ki, aciz olunduğunda mucizeler olsun. Buna rağmen genelde ikisi hep birlikte giriverir hayatımıza. Zira; mucize “acz” kökünden gelir ve esasen “aciz bırakan şey” anlamına gelmekle birlikte, “insanları hayran bırakan, insan aklının almayacağı olay, olağanüstü, şaşırtıcı şey” şeklinde açıklanır. Türkiye’nin depremle sınandığı şu günlerde hepimiz yeni bir mucize beklentisindeyiz. Her sabah ve akşam, bir hevesle mucize açıklamaları duymak için televizyon karşısındayız.


Aç gözlü müteahhitler, doymak bilmez yatırımcılar, gözünü kan bürümüş inşaat rejimi sayesinde aciz oluyoruz. Ve sonucunda enkazdan çıkarılacak “mucize” olarak nitelendirilen insanlarımız için dua eder halde buluyoruz kendimizi. Ailemizi korusun diyerek altına girdiğimiz çatı başımıza yıkılıyor. Yuvamızı sığınağımız sanıyoruz. Ve maalesef o sığınağımız Türkiye’deki inşaat rejimi yüzünden mezarımız oluyor. Ama bizler romantik bakış açımızla rejimin reformu üzerine çalışacağımıza kalan sağlar bizimdir diyerek, bir sonraki depreme kadar hafızalarımızı silmeyi tercih ediyoruz.


Pekala kendi paramızla kendi başımıza yıktırdığımız betonların altından kurtulanlar için mucize demek kimin fikri? Ortada doğaüstü bir olay var doğru. Ama doğaüstü olaylarda can kaybını en aza indirgeyecek güçlü yapılar için yeterli bilgi ve teknoloji de var. Bu teknoloji, gerekli malzemelerle buluşturulmuyor, insanlar ölüyor ve bazıları büyük travmalarla o enkazdan çıkıyorsa bunun adı mucize mi, yoksa acizlik mi? Her konuda olduğumuz gibi deprem konusunda da aciziz ve her deprem sonrası mucizelere hasretiz.


İnsanoğlu her defasında acziyet kıyafetini giyip, mucize bekliyor. Peki ne duruyoruz sağlam olmayan binalar yerine sağlamlarını inşaa etmek için? Ya da çürük inşaatların sorumlularının cezalarını kesmek için? Çünkü mesele fakirlik! Siz hiç evi başına yıkılan zengin gördünüz mü? Elbette Allah dilerse dağları ters çevirir, amenna ve saddakna! Ama 6/7 şiddetinde depreme dayanıklı evler yapma teknolojisine de hamd olsun sahibiz. Fakire çürük binayı satanların; merhametsiz, hor gören, haram yiyen, cinayet işleyebilen insanlar olduklarına ispata ihtiyaç mı var?


Ülkemizde artık depremle yıkılan binaların, enkazdan çıkan, canlı cansız insan haberlerinin son bulması dileğiyle…


:

:

:

: