Virüs adeta kitlesel bulaşma safhasında

SARS-Cov-2 virüsünün yol açtığı COVİT-19 salgınının ikinci dalgası da inanılmaz bir hızla her ülkeyi, herkesi etkiliyor...

SARS-Cov-2 virüsünün yol açtığı COVİT-19 salgınının ikinci dalgası da inanılmaz bir hızla her ülkeyi, herkesi etkiliyor... Şu anki tablo bu... Bakmamız gereken de, odaklanmamız gereken de bu... Düne kadar dünyada 56 milyon insana bulaştı... 1,5 milyona insan hayatını kaybetti... Yaşadığım Almanya ve diğer Avrupa ülkeleri de perişan... İsviçre, Belçika, Hollanda gibi butik ülkelerde yoğun bakım yatağı kalmadı...Fransa’yı, İtalya’yı, İspanya’yı yazmaya gerek yok... Onlar daha birinci dalgada perişan oldular...
* * * *
Türkiye’de Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, ‘Virüs bulaştırıcılığından hiçbir şey kaybetmeden adeta kitlesel bulaşma dönemine geçti. Bugün itibarıyle dünyada 100 bini aşkın ağır vaka hastanelerde yaşam mücadelesi veriyor’ diyor... Bunun tek çaresi var... O da aşı... O da şimdi ‘var gibi’ ama aynı zamanda ‘yok gibi’... Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın verdiği bilgilere göre, Pfizer ile yıl sonuna doğru 1 milyon doz, gelecek yıl içinde de 25 milyon doz için görüşmeler sürüyormuş... Çin’den de 10’ar milyonluk dozlarda 20 milyon aşı gelecekmiş...
* * * *
Bu rakamları duyan rehavete kapılmasın... ‘Aşı geldi dert bitti’ diye birşey yok... Aşı iki veya üç hafta arayla iki kez yapılması gerekiyor... Gelecek 46 milyon doz aşı 23 milyon kişiye yetecek... Tıbbi kurala göre, bir ülkenin güvenli olabilmesi için halkın en az yüzde 50-80 arasında bölümünün aşılanması gerek... Bu oran toplum davranışına göre değişiyor... Yüzde 50 baz alınsa bile bu ilk parti Türkiye’nin nüfusunun yarısına bile yetişmeyecek... Bu Almanya için de böyle... Almanya da 200 milyon doz AB kotasından sadece yüzde 19 oranında aşı alacak ilk partide...
* * * *
İyimser gözlükle, Türkiye’de geliştirilen aşıyla, daha sonra geleceklerle veya belki başka firmalardan tedarik edileceklerle birlikte Türkiye de sonunda bu salgını yenecek... Ama henüz önümüzde epey yol var... Bu epey bir vakit alacak... Bu süre zarfında salgının daha fazla yayılmaması gerek... Daha fazla insan bu virüsün kurbanı olmasın... Hastaları tedavi ederek salgın önlenemez... Bu tıbben böyle... Dolayısıyla ‘maske’,‘mesafe’ ve ‘hijyen’ kuralına sıkı sıkıya uymak şart... Bu kural istisnasız herkes için geçerli...
* * * *
Toplumda maaselef başlıca ‘iki farklı grup’ var... Birinci gruptakiler kurallara uyuyor, zorunlu olmadıkça evden çıkmıyor, çıkarsa da maskesiz adım atmıyor, mesafeye dikkat ediyor. Virüs korkusuyla yaşıyor... Yakını hastalananlar, ölenler de bu gruba dahil... Salgını onlar da ciddiye alıyor. İkinciler ise kuralları umursamıyor, maske takmıyor, taksa da doğru dürüst takmıyor... Bu gruptakiler adeta virüs yayma görevlisi gibi geziyorlar. Maske takmanın sadece kendilerine ait bir konu olduğunu düşünüyorlar herhalde... Uyarılınca da sinirleniyorlar, hatta saldırganlaşıyorlar... Hiçbir şey yokmuş gibi hayatlarına devam ediyorlar...
* * * *
Tüm mesele bu ikinci grubu ikna edebilmek... Elbirliği ile bunun yöntemi aranmalı... Diğer insanların hayatını tehlikeye atmanın kendilerine ait bir hak olmadığını hatırlatacak ‘ciddi yaptırımlar’ a ilaveten neler olabilir mesela... ‘Toptan kapatalım. Tam karantina uygulayalım’ çağrıları da çözüm değil bence... Bunlar geçici bir süre salgına baskı uygulayan yöntemler... İlk dalganın getirdiği belirsizlik o dönem belki buna imkan tanıdı ama artık mümkün değil... Kısmi karantinanın dışında ne ülkelerin ekonomileri ne de ekonomik güvencesi olmayan insanların durumu, psikolojileri bunu gösteriyor...
* * * *
Türkiye’de bir grup da herşeyi bırakmış tüm enerjisini açıklanan rakamların doğru olmadığını ispatlamaya çalışıyor adeta... Ortalık böyle haberlerden geçilmiyor... Eğer rakamlar doğru değilse, zaten gerçek ergeç ortaya nasılsa çıkacak... Ama şimdi zaman ‘iddia’, ‘abartı’, veya‘hafife alma’ veya ‘dedikodu’ üretme zamanı değil, ‘salgının yayılmasını durdurma zamanı’dır... Türkiye’nin bu salgını elbirliğiyle asgari zararla atlatmasını sağladıktan sonra zaten geriye dönüp bakarak herşeyi uzun uzun tahlil etme zamanı olacak nasıl olsa...

Bu haber 3012 defa okunmuştur

:

:

:

: