Tehlikenin habercisi mi

Geçen gün Antalya Kıbrıs arasında, dün de Bursa’da meydana gelen deprem. Güney Anadolu fay hattının ciddi bir hareketliliğinden olsa gerek.

Geçen gün Antalya Kıbrıs arasında, dün de Bursa’da meydana gelen deprem. Güney Anadolu fay hattının ciddi bir hareketliliğinden olsa gerek.
Antalya depremi 5.2 Bursa depremi 3 şiddetinde idi. Bir müddet önce de Mersin’de hareketlilik oldu.
Bölgemiz beşik gibi sallanıyor.
Antalya depremi 5.2 şiddetinde olmasına rağmen. Adamızda, Türkiye’de, Yunanistan ve Birleşik Krallık’ta hissedildi.
Kıbrıs hem kuzeyden hem de güneyden geçen iki deprem fayının ortasında kalan bir ada.
Akdeniz ve Ege’den, Marmara’ya kadar devamlı bir dizi depremin olması. Yer kabuğunun hareket halinde olmasını gösteren en önemli amillerden biridir.
Kıbrıs adasını 1953 ‘te çok büyük bir yer sarsıntısı vurdu.
Birçok köy, yer kaymalarından dolayı ülke haritasından silindi.
Kentlerde evler fırınlar yıkıldı. En çok etkilenen yerlerden biri de Baf kazası olmuştu.
O zaman İngiliz sömürge idaresi idi.
Kasaba ve köylere çadır kentler kuruldu.
Evleri yıkılan insanlara, yiyecek, giyecek ve para yardımı yapıldı.
İkinci Dünya Savaşında büyük oranda olumsuz etkilenen Kıbrıs’taki Türk ve Rum halkları. Savaşın yaralarını sarmadan, deprem felaketi ile karşı karşıya kalmıştı.
Baf’ta Osmanlı Mezarlığında, Türklerin barınmaları için çok büyük bir çadır kent kurulmuştu.
Evlerinin bahçe ve avluları büyük olan ailelere. Tehlikeli bir durum hasıl olmadığı durumlarda. Bu bahçe ve avlulara da çadır kurulmasına izin verilmişti.
Oluşturulan kolluk güçleri ile boşaltılan evlerden hırsızlık yapılmasının önüne geçilerek, emniyet sağlanmıştı.
Çadır kentlerde de gece gündüz bekçiler görev yapmakta idi.
Depremlerin getirdiği felaketler, müthiştir.
Bizim sokakta, enkazdan çıkarılan çok sayıda ceset olduğunu, hiç ama hiç unutmadım.
Yollar sokaklar ana baba günü idi. Kayıplarına ağlayıp dövünenler. Enkaz altından çıkacak yakınları için umutla bekleyenler.
O dönem iş araçlarının yokluğu nedeni ile arama kurtarma ilkel bir vaziyette, kazma ve kürekle yapılmaktaydı.
Arama kurtarma bilgi ve tecrübesinden yoksun olarak, enkazdaki insanların çıkarılmasına çalışılmaktaydı. Birçoğu da arama sırasında ciddi şekilde kazma darbeleri ile yaralanmıştı.
1953 depreminden sonra, inşaatlara, ciddi şekilde. 7 şiddetindeki depreme dayanıklı malzemenin kullanılması ve uzman kişilerin plan ve proje yapmaları için kurallar getirilmişti.
1963 ‘ten 1974 ‘de kadar olan var oluş mücadelesinde. Rum yönetiminin, çimento, demir ve inşaat malzemesi vermemesi dolayısı ile % 3 ‘lük bir coğrafyaya sıkışan Türk Halkı. Konut yapımında, kerpiç kullanarak, konut sorununu çözmeye çalıştı.
74’ten sonra, konu sıkı olarak ele alındı ve depreme dayanıklı konutların yapılması sağlandı.
Felaket geliyorum der mi ?
Demez.
Fakat gelişini belli eder.
Anadolu’nun güney fay hattı. Sürekli faaliyet içinde.
Umalım ki, 7’nin üzerinde bir depremle karşılaşmayız.
Ya karşılaşır isek ?
Olası bir deprem felaketine karşı ne kadar hazırlıklıyız ?
Kıbrıs Kızılay’ı ve sivil savunmamız ne denli hazır.
Bu yazdıklarım, felaket tellallığı olarak algılanmasın.
Her tedbir bir emniyet içindir.
KKTC ‘ne bakıyorum da coğrafyasında, kentlerinde, çadır kent kuracak alan göremiyorum.
Arsa nitelikli küçük küçük alanlar.
Tek kalan, bu konuda biçilmiş kaftan. Güvenlik Kuvvetlerinin ve BM Barış gücünün elinde kalan alanlar.
Çadır kent kurulacak büyüklükte özel mülk var mı bilemiyorum.
Hali derseniz hiç kalmadı. Hepsini dağıttık.
İnşallah sonsuza kadar çadır kentlere muhtaç olmayız.
Ama, ya olursak ?
Hükümetin oluşmaması konusunda çıkan ilk günlerin heyecanlı söylev ve tartışmalarını ne sosyal medyadan. Ne de Tv ve yazılı basından görmez olmaya başladık.
Bu durumları kanıksar duruma düşürüldük.
Anlaşılan, Halk daha gidilecek köyün minarelerini görmedi.
Dünyada artan ve tehlikeli bir hal alan pandemi ile meşgul.
KKTC bir simgesini daha yitirdi.
Güner Burgul Hocamıza. Tanrıdan Rahmet. Yaslı ailesine sabır ve başsağlığı diliyorum.


Bu haber 6390 defa okunmuştur

:

:

:

: