Gönlün var mı?

Yaşamınız boyunca hiç gönüllü olup da bir başkasının hayatına dokundunuz mu ya da gönüllülük esasına bağlı çalışan bir kurumda görev aldınız mı?

Yaşamınız boyunca hiç gönüllü olup da bir başkasının hayatına dokundunuz mu ya da gönüllülük esasına bağlı çalışan bir kurumda görev aldınız mı?
İki gün önce bir haber programında haber spikeri, gönüllü olmaktan bahsediyordu. Gönüllülük çerçevesinde yapılan birtakım faaliyetlerle ilgili bilgi veriyordu. Birden sözüne ara verip iç çektikten sonra, “Gönüllü olmak için önce o ‘gönül’e sahip olmalısın!” dedi. Spikerin bu sözü, içten gelen bir sözdü ve beni o kadar çok etkilemişti ki bu haftaki konumu, o haber programı sırasında bulduğumu fark etmiştim. Gönüllü demek, içinde bulunduğu toplulukta herhangi bir karşılık ya da çıkar beklemeksizin bir işi yapmayı kendiliğinden üstlenen kişi. Bu işin karşılıksız olması oldukça önem arz ediyor. Çünkü bizler, genelde birine yardım etmeden önce bile o yardımın karşılığını bir gün önümüzde buluruz şeklinde düşünüyoruz. Bu gönüllülükte, gönüllülük faaliyetleri resmi / özel herhangi bir kurum ya da kuruluşa bağlı olarak gerçekleştirilebiliriz. Herhangi bir kuruluştan bağımsız olarak da faaliyetlerimizi sürdürebiliriz. Bu faaliyetleri, rutinleştirebiliriz de ara ara, müsait olma durumuna göre de yapabiliriz. İhtiyaçlı vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını giderirken bu sıkıntıların temeline inip bunları ortadan kaldırmak düşüncesini esas alarak bu konuda daha verimli olabiliriz.
TOPLUMSAL DAYANIŞMA YARDIMLAŞMA
Gönüllü olarak davranışlarımızı, yardımlarımızı, paylaşımlarımızı ortaya koyarken; aslında sadece bireyi düşünmek değil de ona yapılan yardımların toplumsal dayanışma, yardımlaşma, paylaşım, toplumsal barış içinde yaşamaya katkı sağladığımızı bilmemiz gerekiyor. Kısacası, toplumun refah düzeyini artırdığımızı, birlik ve beraberlik içinde yaşama düşüncesine destek verdiğimizi hissetmeliyiz. Gönüllülerin eylemleri, bütüne katılım, uyum sağlama, empati kurma anlamında kendilerine de çok şey kazandırıyor. Adamızda da bu tür faaliyetlerde bulunan, topluma katkı sağlayan kurumlar yanında; bağımsız olarak da bütünün yararına bireysel olarak çalışan vatandaşlarımız var. Yapılan yardımların azı çoğu sayılmamalı. Düşündüğümüz zaman, en doğru olanın tüm insanlığın gerek kendi toplumuna gerekse yardım çağrısında bulunan farklı toplumların yardımına koşması gerektiğini ve yapılan yardımın çok büyük olmamasının önemini anlıyoruz. Dünyamızdaki gönüllülerin yaptıkları küçük yardımların büyüyüp bütüne fayda sağlayacağını, önemli olanın toplumların refah düzeyinin büyük yardımlarla değil de çok kişinin gönüllü olmasıyla yükseleceğini uzun seneler önce öğrenmiştim.
TEMEL İHTİYAÇTAN FAZLASI
Yeme, içme, barınma gibi temel ihtiyaçların yanında, eğitim yardımı, kişinin sosyalleşmesi adına yapılan yardımlar, psikolojik yardımlar yapılıyor. Dönem dönem her bir yardım kalemiyle karşı karşıya geliyoruz. Önemli olan, o an, o dönem kişiyi rahatlatmak. Birine sadece küçücük bir miktar para yardımı yapsak ya da o anlık bir yiyecek yardımında bulunsak; o kişinin dünyası bambaşka oluyor. Onu dikkate alan, ona sevgiyle, insanca bakabilen birilerinin olması, kişiyi yüreklendirmekte, ona bu dünyada tek başına olmadığını hatırlatmakta. Her güzel davranış, bu çerçevede yapılan her etkinlik, ‘insan’a duyulan sevgi ve saygıyı göstermekte. İster bağımsız olarak bireysel çalışmalar yapılsın; isterse bir kuruma dahil olup birliğin de verdiği güçle yapabilecekler iki katına çıkarılsın, sonuçta önemli olan insanca yaşamanın bütüne katkısının unutulmadığını göstermek, bunu yaşamak ve yaşatmaktır. Gelecek nesillere örnek olarak onları da gönüllü olamaya davet etmektir. Dünyamız çerçevesinde ileriki dönemlerin bizlere neler yaşatabileceğinin bilinmezliğini az da olsa hafifletmektir.


Bu haber 3318 defa okunmuştur

:

:

:

: