Yunanistan ve Güneyi gofa getirenler

Türkiye AB’ne aday bir ülke. Tüm ev ödevlerini yapmış. Meclisinden istenilen yasaları çıkarmış.

Türkiye AB’ne aday bir ülke. Tüm ev ödevlerini yapmış. Meclisinden istenilen yasaları çıkarmış.
2004 Annan Referandumda, hayır kampanyası ile Annan Planına hayır oyu çıkaran güney, Birliğe alınmış. Evet oyu veren kuzey ise cezalandırılmış. AB milletvekili olan Macar vekil de bunu teyit etmiştir.
Türkiye ise her karar verilişte. Aday ülke olarak statüsünü sürdürmeye devam ettirilmektedir.
Bu statü de Türkiye’nin Kıbrıs ve Doğu Akdeniz’deki haklarından feragat ettirilinceye kadar AB tarafından devam ettirilecektir.
Türkiye’yi Kıbrıs ve Doğu Akdeniz’deki haklarından etmek. Onu kara coğrafyasına hapsetmekle eş anlamlı olmaz mı ?
Sevr’i kara coğrafyasında uygulatamayanlar. Onu Türkiye’nin denizdeki coğrafyasında uygulamaya çalışıyorlar.
Aktörler ayni, yalnız bunlara bir aktör daha katılmış. O da Almanya.
5 ile 8 trilyon ayak küp miktarında bulunan doğal gaz. Doğu Akdeniz’i ilgi alanı haline getirmiştir. Bu miktar AB’ne 30 yıl yetecek bir enerji kaynağıdır.
Bu kaynağın yarısı adadaki Türk Halkına aittir.
Doğal kaynakların, o coğrafyada yaşayanlara ait olduğu. Uluslararası Hukukun amir hükümleri olmasına rağmen. Mammanın üzerine oturmak isteyen AB. Tüm yetkilerin ve hak sahibinin Güney olduğunu utanmadan sıkılmadan, Türkiye’ye dayatmak ve kabul ettirmek istiyor.
Mammaya sahip olmak ve Doğu Akdeniz’in üzerine oturmak için de perendede hazır ol vaziyetinde beklemektedir.
Çünkü Doğu Akdeniz’e hakim olmazsa, kurtlar sofrasına oturması mümkün olmaz.
AB, hem ekonomik olarak. Hem de siyasi olarak. Türkiye’yi her alanda etkisizleştirmek, güçsüz kılmak için elinden ne gelirse yapmaktadır.
Yıllarca Orta Doğuda, Okyanus ötesinde bulunan, ayrıca stratejik ortak olan ABD’nin bölge menfaatlerini savunan Türkiye’nin karşısına. AB ile beraber çıkması da olayın boyutunu göstermesi bakımından ibretlik olsa gerek.
Son yapılan AB liderler toplantısında Güney komşumuz. Her ne kadar memnuniyetini dile getirse de Anastasiadis efendi çıkan sonuçtan içtenlikle memnun olmamış.
Rum ve yunan basını, bu gerçeği yazmıştır.
AB, Biden’ın 20 Ocak 2021 tarihinde resmen göreve başlamasını beklemektedir.
AB, o zaman Sevr salvolarını ABD’ne yükleyerek yapmaya mı çalışacak ?
Son AB kararları ile ilgili olarak, 3 gün önce Sn. Erdoğan’ın yaptığı açıklamada. Söz konusu bölgelerdeki hakların hiçbir hal ve şartta teslim edilmeyeceğini üstüne basa basa dile getirdi.
Dün de ayni meyanda TSB’nın bir açıklaması oldu.
Güney ve Yunanistan, batılı müttefiklerine çok güven duymaktadır. Tıpkı 1963 ‘de olduğu gibi.
Bu güvenin 1974 ‘de ne denli yerine getirildiğini hep birlikte biz de dünya da gördü.
Ayni güçler, 1915’ den itibaren Yunanistan’ı öyle bir gofa getirdiler ki İzmir’den Anadolu’nun işgaline saldırdılar. Soluğu İzmir körfezinde aldılar ve tükendiler.
Güneyi de Enosis için gofladılar.
15 Temmuz’a alkış tuttular.
20 Temmuz’da kabuklarına çekildiler.
Yunanistan’ın ve güneyin yeni jenerasyonları, dedelerinden hiç ders almamışa benziyorlar. Anlaşılan yeni derslere ihtiyaçları var.
Efendim dilerseniz başka bir konuya çok özetle değinmek istiyorum.
Akel basın sözcüsü Stefanos Stefanu. Sözde Kıbrıs Cumhuriyetinin 60 ‘cı yılında Katimerini Gazetesine verdiği demeçte. Eski genel sekreterleri Hristofyas ve Sn. Mehmet Ali Talat’ın görüşmelerine de vurgu yaparak. Sn. Talat, 2010 yılında Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazansa idi. Adada çözüm olacağı yollu açıklamada bulundu.
Bildiğimiz gibi Sn. Talat o seçimleri kaybetmişti.
O dönemi yaşayanlar hatırlayacaklar.
Sn. Talat, Yoldaş Hristofyas’a, seçimleri kazanmak için bir öneride bulunmuştu.
Anlaştığımız konuları bir kitapçık haline getirelim ve kamu oylarımız ile paylaşalım diye. Yoldaş Hristofyas bu öneri karşısında sanki kamçılanmış gibi anında öneriyi reddetmişti.
Bu konuda çok büyük iddialar var.
Böyle bir kitapçığın yayınlanması halinde. Sn. Talat’ın 2010 seçimlerini alacağı kanısının ağır bastığıdır.
Böyle bir teklife ret cevabı veren Hristo. Sn. Talat’a seçimi kaybettirdi.
Akel basın sözcüsü Stefanu’nun bu olaydan habersiz olması mümkün değil.
Unutmuşsa, hatırlatması bizden.

Bu haber 6471 defa okunmuştur

:

:

:

: