Çok önemli bir fırsat ivedi değerlendirelim

Fransa eski Başkanı Charles de Gaulle’ün ölümüne kadar İngiltere’nin veto ettiği AB üyeliği. Ölümünden sonra iktidara gelen idare tarafından kaldırılarak. İngiltere AB üyesi olarak Avrupa ailesine kavuşmuştu.

Fransa eski Başkanı Charles de Gaulle’ün ölümüne kadar İngiltere’nin veto ettiği AB üyeliği. Ölümünden sonra iktidara gelen idare tarafından kaldırılarak. İngiltere AB üyesi olarak Avrupa ailesine kavuşmuştu.
Yıllar içinde Birlik. Birliğe dahil olan üç ülkenin ( Almanya, İngiltere, Fransa ) hegemonyasına girmiş. Bu ülkelerin menfaatleri üst konuma getirilmişti.
Menfaat çatışmasından sıkıntıya giren İngiliz idaresi. Referandum yapmaya karar vermiş ve İngiliz ahalisinin iradesine baş vurmuştu.
İngiliz ahalisinin sandıktan çıkan iradesi ise AB üyeliğinden İngiltere’nin çıkması yönünde olmuştu.
İngiliz ahalisinin kararı, İngiltere ve AB arasında uzun süreli görüşmelerden sonra. İçinde bulunduğumuz Aralık ayında nihai anlaşmayla sonuçlanmıştır. İngiltere, 1 Ocak 2021 tarihinden itibaren AB üyeliği öncesindeki gibi bağımsız ve egemen bir ülke haline gelecektir.
Tabii, 30 Ocak 2020 ‘de AP’nun anlaşmayı onaylaması ile anlaşma yürürlüğe girecektir.
İngiltere Başbakanı Boris Jhonson “ Yasalarımızın ve kaderimizin kontrolünü geri aldık “ açıklamasında bulundu.
Jhonson’un bu cümlesinden :
İngiltere’nin, AB süreci içerisinde egemenliğini yitiren bir ülke durumunda olduğu da ortaya çıkmış oldu.
Anlaşmanın içeriği tamamen ticari olup. İngiltere’nin ekonomik çıkarlarını eski haline getiriyor.
Artık İngiltere Ticaretini serbestçe her ülke ve AB ile yapabilecektir.
Bu sonuç, ülkemiz ticareti açısından da bir müjde niteliğinde olsa gerek.
Çünkü İngiltere ile olan ticaretimizi engelleyen ATAD kararlarıdır. İngiltere’nin AB ile yaptığı anlaşma. Bu engeli ortadan kaldırmıştır. ATAD kararları KKTC açısından 1 Ocak 2021 tarihinden itibaren tarihi geçmiş ve uygulanması mümkün olmayan bir mevta haline gelecektir.
Geç de olsa, derhal İngiltere ile serbest ticaret koşullarını gündeme getirip. Eskisi gibi ticaret yollarının açılması sağlanmalıdır.
KKTC için İngiliz pazarı büyük bir Pazar.
Bu sağlanırsa, bilhassa Narenciye ve patates başta olmak üzere Pazar konusunda bir rahatlama sağlanabilir.
Unutmayalım.
Ticaret başka. Siyaset başkadır.
Önemli olan ticari menfaatlerin örtüştürülmesidir.
Bu konuda derhal bir birim oluşturulmalı, ivedi olarak konunun üzerine gidilmeli ve sonuçlandırılmalı.
İngiltere ile de kişisel dostluklar devreye sokulmalıdır.
Hükümet, kendisini büyük sıkıntılar içinde bulduğundan. Belki bu konuyu ele almamış olabilir.
Bu konu uluslararasıdır. Devreye Cumhurbaşkanı Sn. Tatar’ın girmesinde büyük yarar var.
Anavatanla bu konunun aşılacağına inanıyorum. Yeter ki girişim başlatılsın.
Geçtiğimiz hafta sonu, Tüketiciler Birliği Başkanı Sn. Yılmaz Işık’ın yazılı bir açıklaması oldu. Söz konusu basın açıklamasında 2017 yılında KKTC - TC arasında yapılan ve Meclisimizde de onaylanan iş birliği protokolü kapsamında. Tüketicilerin sağlık ve güvenliğinin korunması
öngörülen çalışmaların başlatılmasının gerekliliğini dile getirerek. Siyaset kurumundan bunu talep etmiştir.
Söz konusu açıklamasında.
Ekonomi ve Enerji Bakanlığındaki şube amirlerinin, emekli oldukları zaman. Yerlerine başka personel alınmadığı için, tüketici kesiminin çok büyük sıkıntılar içerisinde olduğunu da dile getirdi.
Geçen hafta, Rumların bir barbarlığına daha şahit olduk.
Murat ağa ve Sandallar köylerinde, 14 Ağustosta şehit edilip kaybedilen, 14 Şehit çocuğumuzun bulunuşu. Acıları ve marazları yeniden ateşledi. En küçüğü 4 aylık, en büyüğü 17 yaşında olan çocuk şehitlerimiz, Kanlı Noel’in 57. yılında ebedi istirahat yerlerine defnedilmişlerdir. Aradan 57 yıl geçmesine karşın, hala daha, kayıp şehitlerimizle karşılaşıyorsak. Başımızı iki elimizin arasına alıp, on kez,
yirmi kez, yüz kez düşünmemiz gerekmez mi ?
Bu barbarlıkları yapan zihniyetin, değişip değişmediğini kendimize soralım ve cevap arayalım.
En iyi cevabı 1968 ‘de başlayan Kıbrıs müzakerelerinin tutanaklarına bakarak bulabiliriz.
Aslında güneyin felsefesinin değişmediğini. Eski KKTC Cumhurbaşkanlarının çok yakın geçmişte yapmış oldukları açıklamalarında da bulabiliriz.
Artık, İki Egemen Devlete dayanan çözüm modeli güneydeki Ortodoks Kilisesinin de gündeminde.
Her ne kadar, Anastasiadis böyle bir şeyi papaza söylemediğini papazın yanlış anladığını iddia etse bile. İki devletli çözüme güney ısınmaya başladı bile.
Murat ağa ve Sandallardaki şehit çocuklarımızın, bize gösterdiği rota da bu olsa gerek.
Aksi, 1974’teki gibi acı gerçeklerle karşılaşırız ve Kıbrıs Türk Halkı için büyük felaket olur.
Buna ne Kıbrıs Türk Halkı, ne de Garantör Anavatan rıza gösterir.




Bu haber 6169 defa okunmuştur

:

:

:

: