Lute’un gelişi

BM GS Özel Geçici Danışmanı, gelecek hafta adaya geliyor. 11 Ocak’ta Cumhurbaşkanı Sn. Tatar’la Şubat ortasında yapılması muhtemel gayri resmi 5 + 1 konferans için tarih saptaması açısından yapılan turlamanın Kıbrıs ayağı başlamış olacak.

BM GS Özel Geçici Danışmanı, gelecek hafta adaya geliyor. 11 Ocak’ta Cumhurbaşkanı Sn. Tatar’la Şubat ortasında yapılması muhtemel gayri resmi 5 + 1 konferans için tarih saptaması açısından yapılan turlamanın Kıbrıs ayağı başlamış olacak.
Tarih saptanmasında bir sorun çıkacağını düşünmüyorum.
Düşündüğüm, Kıbrıs’tan katılacak olan iki Halkın konferanstaki statüsünün ne olacağıdır ?
Bilindiği gibi şimdiye kadar yapılan müzakerelerde, müzakere masasına oturuncaya kadar. Güneyin yönetim lideri, Devlet statüsünde itibar ve tanınma kabulü görür. Görüşme binasının kapısına kadar bu böyle devam eder. İçeri girip çıkana kadar da geçici bir süre toplum lideri olarak müzakere masasında bulunur.
KKTC Cumhurbaşkanı ise hem kapının dışı, hem de kapının içinde toplum lideri olarak itibar görür. Bu 52 yıl bu şekilde devam edip günümüze kadar geldi.
Pekala, bu 5 + 1 konferansında da ayni şekilde devam edecek mi ?
Türk tarafı Crant Montana’daki görüşmelerden sonra, Rum tarafının görüşmelerde hiçbir samimiyetini görmemesi. Kıbrıs Türk Halkı ile bu adanın ortak sahibi olarak, hiçbir şeyini bölüştürmemesi karşısında. 52 yıldan beri devam eden müzakerelerin bir yere varamayacağı kanısı ve kararına vararak. Yapılan açıklamalarla mevcut müzakere sürecini ve sürecin oturduğu parametrelerin süreci hedefe vardıramayacağını açıklayarak. Mevcut sürecin öldüğünü ilan etti.
İlanla da kalmadı. Ölen sürecin yerine, yeni süreci başlatacak görüşü de açıkladı.
“Eşit statüde iki devletli bir çözüm modeli.”
Şimdi buraya bir açıklık getireyim. Hep deniliyor ki BM parametreleri Federasyonu öngörüyor. Bu doğru, bunu inkar eden yok. Bu nereye kadardı ? Crant Montana’ya kadar. Görüşme masasının çökmesi ile bu parametrelerin bir işe yaramayacağı yollu açıklamalara. Dün de TC Dışişleri Bakan yrd. Sn. Faruk Kaymakçı’nın yaptığı açıklama eklendi.
Eski parametrelerle yeni bir çözüm arayışının bulunmasının mümkün olmadığına dikkatleri çekti.
Demek ki artık garantör Türkiye. Federasyon görüşmeleri başında, BM’nin tarafların onayını alarak belirlediği bu parametreleri ( Türkiye de dahil ) artık görüşmelerde esas olmayacağı için bunları kabul etmiyor. Açıklamalar da bu alanda cereyan etmektedir.
Bu BM’e bildirilmiştir.
Şubat’ın ikinci haftasında yapılması düşünülen 5+1 konferansta bütün bu konular masaya yatırılacak. Olası resmi konferansın bir ön hazırlığı niteliğinde olacak olan bu konferans ( 5+1 ) resmi konferansa gidecek kapıyı açacak demiyorum, gındırıklayacak.
Çünkü iki tarafın görüşlerinde 180 derece bir görüş ayrılığı bulunmaktadır.
Bunlara bir bakalım.
Türk tarafının Crant Montana’dan sonraki görüşleri tamamen değişmiş olup. Egemen eşitliğe dayanan bir statüde görüşmelerden yana.
Rum tarafı ise Crant Montana’da kaldığı yerden devam diyor, yani.
BM parametreleri, BM GK kararları, AB müktesebatı ve garanti sisteminin ortadan kalkarak, Türk Askerinin adadan temelli gitmesi.
5 + 1 konferansı, iki tarafın tezlerinin 180 derecede ayrı olması ortamında başlayacak.
Tabi Rum tarafı GAÖ adı altında, Maraş’ın BM denetiminde, Rum egemenliğine verilmesine karşın. Lefkoşa Hava Alanının ayni statüde Türk tarafınca da kullanılmasına izin verilecek.
Bu aldatmaca bir GAÖ teklifi. Maraş’ın egemenliğine oturma taktiği. Ara çözümlerle “ipe un sererek “ zamana mı oynanacak ?
Gelelim bizim Meclisimizdeki Başkanlık oylamasına.
Bir kaşık suda boğuluyoruz.
Meclis İç tüzüğünün 10’uncu md. yorum gerektirmeyecek kadar açık.
Bu kadar tantana çıkarma ve zaman kaybı, hiçbir kimsenin işine gelmez. Hele içinde bulunduğumuz ortamda.
Bu haber 7644 defa okunmuştur

:

:

:

: