Katil doğmak / olmak mı?

Bugünkü çocuklar, çocuk gibi değil mi; yoksa bizler mi çok çocuktuk? Bu soruyu bugünkü ve dünkü çocuklara soralım. Bir de dönelim, annelere ve babalara soralım. Aldığımız cevaplar, pek tabii ki başka başka olacak. Bu cevaplar verilirken asıl bilmek istediklerimizin nedenleri de gün yüzüne çıkacak.

Bugünkü çocuklar, çocuk gibi değil mi; yoksa bizler mi çok çocuktuk? Bu soruyu bugünkü ve dünkü çocuklara soralım. Bir de dönelim, annelere ve babalara soralım. Aldığımız cevaplar, pek tabii ki başka başka olacak. Bu cevaplar verilirken asıl bilmek istediklerimizin nedenleri de gün yüzüne çıkacak.
Çocukluk yıllarımı düşünüyorum da sadece ben değil; o dönemin tüm çocukları, gençlik yıllarımızda da böyle bir alışkanlığı, böyle bir sevgiyi devam ettirmek üzere, müzikleriyle, danslarıyla şahane Tom ve Jerry’yi, Tweety’yi, Temel Reis’i, Rum kanalı olan PIK 1’de her gün gösterilen çizgi filmleri, Tatlı Cadı dizisini izlerdik. BRT’nin arada verdiği korku filmlerinin de karşısına korka korka geçerdik. Korkumuzdan gece uyuyamazdık bazen. Buna rağmen izlemeye devam ederdik. Haftada bir de Çalıkuşu dizisi vardı. Bu diziyi ailelerimizle izlerdik. Türk filmlerinin vazgeçilmezi; hatta baş tacı sayılan Hababam Sınıfı, şimdilerde izlense de o dönemler bambaşkaydı. Kemal Sunal, Şener Şen, Ali Şen, Kadir İnanır, Türkan Şoray, Filiz Akın, Ediz Hun ve daha kimler kimler? O zamanlar bizi eğlendiren, bize bir şeyler öğreten, yaşamı daha yaşanılır kılan, aktörler ve aktrislerimiz vardı. Şarkılarıyla da Kayahan, Zerrin Özer, Ajda Pekkan, Sezen Aksu, Sertab Erener, muhteşem Tarkan… İzlediğimiz filmlerin, dizilerin; dinlediğimiz şarkıların ortak yanı, bize saflığı, doğruyu, olanı, olabileceği vermesiydi. Bunlarla büyüdüğümüz için çok şanslıyız. Bu çağda büyüyor olmayı genç olmak için isteyebilirdim. Fakat, saflığı, doğruyu yaşamayacağımı da bildiğim için olduğum kareden memnunum.
Artık Bu Kadar Kolay Oldu
Öyle her saat film de izlenemezdi evimizde. Altı kişiye bir televizyon düşerdi. Zaten, siyah beyaz televizyondan renklisine geçmemiz oldukça zaman almıştı. Eski ve siyah beyaz televizyonumuz, son zamanlarında dayak yemeden açılıp da gösterisine başlayamıyordu. Bu dönemdeyse; televizyonun her çeşidi var: dev ekran, LCD, araba içi televizyonlar, salonda başka, mutfakta başka, yatak odasında başka televizyon. Benim küçücük evimde bile iki televizyon var. Belli ki öylece orada durmaktan eskiyecekler. Şimdiki çocuklarınsa; televizyon yanında, çeşitli bilgisayar, ıpad, kindle, akıllı telefon, play station… gibi oyuncakları var. Oyuncak diyorum. Fakat, çok da masum oyuncaklar değil, bunlar.
Çocuk Beyinler Kötülükle Yıkanıyor
Öyle ki bu çocukların çocuk beyinlerini kötülüklerle yıkıyorlar. Onları var olmayan bir hayal dünyasına götürüyorlar. İnternette gezinirken işittikleri müziklerin derin anlamlarını araştırmak, önlerine çıkan görsellikleri yaşlarına göre sorgulamak, sitelerde birden karşılarına çıkan reklamların kalitesini değerlendirmek… gerekiyor. Peki, oynadıkları oyunlara ne dersiniz? Tabii ki oyun da oynayacaklar. Sürekli ders çalışmak, kitap okumak, animasyon izlemek değildir, çocuk yaşamı. Çocuğu en çok da geliştiren, onu sosyalleştiren, rahatlatan sokakta arkadaşlarıyla oynadığı oyunlardır. Fakat, günümüzde oynanan oyunlar, daha çok bilgisayar başında takma adlarla oynanan mekanik oyunlar. Genellikle de savaş kokan, ölmek ya da öldürmek hissi veren oyunlar, çıkıyor karşımıza. Bir çocuk, oyunda iyiliği, doğruyu, aile kavramını, arkadaşlığı, sevgiyi, saygıyı, başarıyı, özgüveni, cesareti… mi öğrenmeli; yoksa baş kaldırmayı, protesto etmeyi, evi yakmayı, doğadaki canlılara zarar vermeyi, öldürmeyi mi öğrenmeli? Sizce?.. Dünyanın bir sonraki felaketlerinden bizi haberdar eden filmlerin, içinde tüm canlıların yok olacağına dair sözcükler geçen şarkıların var olduğu bir ortamda, çocuklarınıza sahip çıkın, onları koruyup kollayın; onlarla hiç ilgilenmediğiniz kadar ilgilenin; daha da önemlisi onları sevin ve onları bu sevginin gerçekten gerçek olduğuna inandırın. Çünkü, bundan başka çaremiz yok. Onları bu dünyada dengede tutmak, onların zarar görmesini engellemek ve de kendi yaşamımızın sağlıklı devamını sağlamak anlamında bir şeyler yapmak gerekli. Yapın!.. Çocuklarımızı katil doğurmadığımız gibi; katil olmalarına da izin vermeyelim.



Bu haber 3007 defa okunmuştur

:

:

:

: