Güzel işler başaranlar...

Yıllarca pek çok ülkede edebiyat etkinliklerine katıldım. İnanın, her biri ayrı ayrı hayatıma anlam katan toplantılardı.

Yıllarca pek çok ülkede edebiyat etkinliklerine katıldım. İnanın, her biri ayrı ayrı hayatıma anlam katan toplantılardı. 'GÜZEL İŞLER BAŞARANLARIN YANINDA HER ZAMAN ONLARA İNANANLAR BULUNUR.' Ben bu güzel etkinlikler sayesinde dünyanın dört bir yanında dostlar edindim. Merhabalarım çoğaldı. Gönül zenginliğim arttı. En önemlisi de ülkemi, yurdum insanını, sevgiyle, gururla temsil ettim. Sevgili GENÇLER, yaşamınızda böylesi fırsatları kaçırmayın, hatta siz yaratın. Ülkenizi çok sevin. Ona olan borcunuzu onu tanıtarak, sevdirerek ödeyin... Ayşe TURAL ( İlk fotoğraf Gagauz kardeşlerimizle, Moldovya’da / diğer ikisi İzmir’de KIBATEK toplantısında) BAŞKA BİR SEN BULURUM bir gün gönül kapımı çalmazsan eğer seni bir aynadan başkasına bakarken yakalarsam ruhuna gri perdeler çekmişsen... işte o zaman başka bir SEN arar başka bir SEN bulurum haberin olsun... Ayşe TURAL GICIR GICIR BİR ARABA GİBİ... Hayata yepyeni, sıfır kilometre bir araba gibi başlarız aslında... Kesinlikle ondan daha dayanıklı ve mükemmel... Yıpranma süremiz bayağı da uzundur... Bu noktada çok şanslıyız, şükürler olsun... Zaman içinde biraz tamirat görürüz. Boyamalar, düzeltmeler, küçük de olsa parça değişikliklerine gidilir... Olsun, önemli olan son noktaya ayakta varabilmektir... Şimdi bu da nereden çıktı demeyin. Kendinize iyi bakın diye söylüyorum. Bu sabah güzel bir gün karşıladı bizi... Güneşli... Bahardan kalma... Böyle günlerde en büyük keyfim elime bahçe eldivenlerini takıp biraz çapa yapmak, varsa birkaç dal budamak... Birkaç gündür yağmur yağmadığından bahçeyi sulamak... Dikkat ettim çapayı gereğinden fazla sıkı tutuyorum. Hortumu da öyle... Düşündüm, yıllardır bana hizmet eden ellerimi, ayaklarımı hatta gözlerimi... Kısacası tüm bedenimi ve ruhumu ne kadar dikkatli kullandım? Kendime yorgunluk kahvesi yapıp oturdum... Ayaklarımı bambu koltuğa uzatıp bahçemi seyrederken kendimi sorguladım... Sonuç bayağı iyi... Kendime AFERİN dedim elbette... Yine de aynı dikkati her adımda göstermem gerektiğini de aklımın bir köşesine yazdım... Kendime iyi bakarsam, kalan ömrümü sağlıkla geçirebilirim... Kendinize alıcı gözle bakın bakalım, sizde durumlar nasıl? Sevgiyle... ŞEBBOY KOKUN güneş uslu bir çocuk gibi sakin ısıtıyor içimi... düş kırıklarım yürek yakısı gibi olsa da zararı yok... ruhumun ateşböcekleri bırak sevinsin... bakışların yüreğime şiirler bırakır usulca... leylak rengi akşamlarda şebboy kokun olabilirim... Ayşe TURAL NEDEN BÖYLEYİZ BİLEN VAR MI? Biz kadınlar, erkeklerden çok farklıyız. Bir program yaparız, ona uymak için tüm detayları kafamızda kurarız. Hatta bir gün öncesinden ertesi gün o saat için ne giyeceğimize bile karar veririz. Ertesi gün olur... Sabahtan itibaren her adımın içinde o program aklımızdan geçer. Kuaföre şu saatte giderim, alışverişi araya sıkıştırırım. Tırnaklarım, makyajım, giysim tamam mı? Her an “ Bir butiğe koşup yeni bir elbise alsam daha mı iyi olur” a varan düşüncelerle cebelleşiriz. Çok az da olsa, bir aksilik çıkabilir, program yatar, düşüncesi de kafamızı kurcalar... Bu ister sevgili, ister arkadaş ya da bir grup programı olsun hiç farketmez... Kadın her yerde ve her durumda böyledir. Peki, gerçekten program olmayıverirse... İşte o zaman kadın hıncını, öfkesini belki de hayal kırıklığını İŞ YAPARAK çıkarır. Neler mi yapar? Aklınızın hayalinizin almayacağı işler yapar... Günlerdir tertiplenme bekleyen dolaplar indirilir. Birkaç saatte yapılabilecek bu iş kısa sürede jet hızıyla biter. Yıkanacak çamaşırlar mı var. Renkliler, beyazlar ve de siyahlar arkanızdan atlı koşturuyormuş gibi yıkanır. Zavallı çamaşır makinası yorulur ama kadın yorulmaz... Hızını alamaz. Kapı önünde duran araba kirlidir ya! Boşuna yarın yıkamaya para vermesin diye, akşamın karanlığında, kocaman ay gökte parlayıncaya kadar yıkanır, kurulanır, garaja çekilir. Artık el ayak yorulmuştur. Kadın, başka ne iş bulsam da oturduğum yerde yapsam diye bakınır. Biraz dinlenir... Hiç gereği yokken evi bir güzel siler süpürür. Üç günlük işi üç- dört saate sığdırır. En önemlisi artık ayrılan, beklenen saat geçmiştir. Kadın yorgunluktan bitkin düşer ve yenilgiyi kabullenir... Yazarken ben çok güldüm. Siz de güldünüz mü? Biz buyuz işte. Belki aramızda tek tük hemen kabullenenler vardır... Peki böyle olaylarda erkekler ne yapar? Belki biraz canı sıkılır ama oturur bir maç izler ya da arabasına atladığı gibi bir arkadaşı ile birasını yudumlar... Hani derler ya “ Kişi ne ederse kendine eder” diye... Anlayana... BİR YALNIZLIK Kİ! Ne zaman Bir tren düdüğü duysam İçimde bir yerler acır, Bir yalnızlık çöreklenir yüreğime... Bir yalnızlık ki! Kovarım kovarım gitmez.... Ne zaman Bir gemi görsem Ak yelkenli,kırmızı bayraklı Bir çift göz düşer aklıma Bir yalnızlık çöker içime... Bir yalnızlık ki! Kovarım kovarım gitmez... Ne zaman Bir kuş kanadı görsem, Maviliklerde kanat çırpan İnce sazdan nihavend Düşer kaldırımlara Yağmur sonrası.... Bir yalnızlık ki! Sorma gitsin... Ayşe TURAL YALNIZLIK Bence yalnızlık tozlu raflarda kaldıkça yalnızlığa mahkumdur. Onu tozdan, karanlıktan ve dört duvar arasında yaşamaktan kurtarın... YALNIZLIĞINIZI kuytu köşelerden aydınlığa çıkarınca, başkalarının dikkatini çekeceksiniz... İşte o zaman, inanıyorum ki yalnızlığınızı paylaşacak harika dostlar, hatta hayat arkadaşı, yol arkadaşı bulacaksınız... Sevgiyle... KÖRDÜĞÜM Başımda kavak yelleri esince Kalbimin yerini öğreniyorum Sıkıştırıverince heyecanlar, korkular Midem şurada diyorum... Seni görüverince apansız Ellerim ayaklarım Kördüğüm oluyor Bir türlü hangisi hangisidir Bulamıyorum.... Ayşe TURAL ŞİİR RUHU YUMUŞATIR YAŞAMIN hoşluklarından biri de şiirdir... Pek çok sanat dalı gibi evrenseldir. En önemli öğesi de sözcüklerdir. Düşünce ve duygular kısa, öz ve çarpıcı biçimde verildiğinden olmalı; çok sevilir. Elbette şiir sevgisi ve zevki, onunla iç içe oldukça ortaya çıkar, incelir. Büyük şiir ustası ORHAN VELİ, bir şiirinde: “ Şiir yazdım bunca senedir Ne buldum? Eşkiyalık edeceğim bundan sonra...” der. Der ya, şiirden de vazgeçemez... Hepimizin düşünsel ve duygusal yanımız vardır; hem de birbirimize hiç benzemeyen... Bizi yaşama sıkı sıkıya bağlayan da bunlardır. Bu özelliklerimize resmi, müziği ya da şiiri katabilirsek hayatı daha çok severiz. Olaylara bakış açımız, şiirle güzelleşir, yumuşar... Hayat siyah- beyaz olmaktan kurtulur. Gökkuşağı renklerine bürünür... Bu renkler de ona çoooook yakışır... Şiir, ruhu yumuşatır; insanı hoşgörülü ve sevecen yapar... Mutlu bir hafta sonu geçirin...

Bu haber 5755 defa okunmuştur

:

:

:

: