Geç mi kaldık?

Bulunabilecek herşey bulundu, korkum üretememek, bir isim bırakamamak şu içinden geçtiğim dünyaya.

Bulunabilecek herşey bulundu, korkum üretememek, bir isim bırakamamak şu içinden geçtiğim dünyaya. Gutenberg, Graham Bell, Edison, Galileo dünyayı aydınlatan buluşlar yaptılar. Mozart, Brahms, Beethoven, Çaykovski, Chopin en iyi müzikleri bestelediler. Sheakspare, Gazali, Dante, Rumi satır satır mükemmel bir bütünlükle duyguları döktüler kağıda… Onlar önden koşup vardılar, tuttular zafer bayraklarını. Ben, sen ve geriden gelenler tam da bunları sayıp döktükçe bize bulunacak birşey kalmadı diyorum. Hazırdan payımı alıp, üstüne ne koyabilirim kısmına gelince ümidimi kaybediyorum.



Yollara düşüp seneler harcayıp, şansımız varsa belki yaş kemale erince edinilebilecek bilgileri bugün bir parmak hareketiyle önümüze dökebiliyoruz. Artık bilgi bedava ama neden bilinmez taliplisi azaldı. Zahmeti olmayınca kıymeti de kalmadı demek. Herşeyi bulanlardan yüz çevirip keşfetme arzusuzluğumuzla sürdürüyoruz “çünkü geç kaldık” dediğimiz yaşamlarımızı. Öyle ki beklenen kemaller, elifler de kalmadı. Doğan tüm çocuklardan beklentiler aynı, o pırlantalara işlenen hedefler aynı… Az kaldı inanacağım, akreple yelkovanın aynı rakamlar üzerinde dönüşü gibi aynı düzende dönüp durduğumuza. Herşey oldu ve o her şey kendini tekrarlıyor gibi. Yenilenmeden eskiye eskiye ilerlemek dünyayı eskitti. En sevdiğimiz yemeği 3 öğün yemek gibi bizi bu dünyaya nankörleştirdi. Bulunmuş bütün yeniliklerin hem yükümüzü aldığını inkar edip hem yeniyi aramaktan vazgeçiyoruz. Mevcutta olana dönmek için çantasını sırtlanmış insanlarız hepimiz. Keşfetme ümidimizi yitirmesek bileceğiz ki; yükümüz kaygısızlık ve yardımcımız geçmiş.



Artık uyumak için bile vakit yok. Uykuya dalacak olsam erken, uyanacak olsam hep geç vakitteyim. Belli ki yetişecek çok yerim, gidecek çok yolum, öğrenecek çok dersim var. Kaç yıl daha yaşasam yetişirim? Kaç yıl da biter tüm öğrenmeye, gitmeye, varmaya niyetlendiklerim? Neresinden tutsam zamanın erişirim? Ahhh… Çok ağır bi geç kalmışlık hissi!, Göğsümün tam üzerinde geçmiş vakitlerin ağırlığınca… Dünya çok yaşlı, bense geç kaldım. Kucağımda satır satır karaladığım defterlerle öylece güzergahsız yolun tam ortasındayım.

:

:

:

: