Hangi statüde masada olacağız

Gerek BM, gerekse AB ve işin içindeki taraflar gayri resmi toplantıya harıl harıl çalışmaktadırlar.

Gerek BM, gerekse AB ve işin içindeki taraflar gayri resmi toplantıya harıl harıl çalışmaktadırlar.
Bu çalışmaların yanında, Türk tarafı olarak da KKTC Cumhurbaşkanlığının çalışmaları tüm hızı ile devam etmektedir.
Saraya, eski müzakereciler ve uzmanlar da dahil olmaya başladı. Bunlar güzel gelişmeler.
Sn. Tatar, Türk Halkının geniş bir yelpazesinin de görüşlerine baş vurma gerekliliğini duydu.
Geniş yelpaze derken, mümkünse, geniş halk kesimlerine kadar bu görüş almayı indirgerse. Gayri resmi toplantıya, o denli arkasında bir güçle gider ve masada bunu yansıtır ve gösterir.
Dünyada halkın gücü oranında başka bir güç olmadığına göre. Sn. Tatar bu gücü arkasına almalıdır.
Gerçi, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sandıktan bu güç ve irade çıkmıştır.
Seçimden bu yana değişen ve gelişen çok gelişmeler olmuştur. Halk kesimlerinin görüşlerine baş vurmada, umulanın üzerinde faydalar sağlanacağı düşüncesindeyim.
Konjonktür bunu göstermektedir.
KKTC’deki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra, görüşme masasındaki tarafların ortaklaşa belirledikleri parametreler. Türk tarafının yeni tezi ile mevta haline geldi.
Bidayette Federasyon çözümüne hep karşı çıkan Rum halkına. Federasyon kabul etmesi karşılığında, adaya dönmesine izin verilen Makarios tarafından kabul ettirilmişti. Masaya meta zori oturarak. Federasyonu görüşür gibi yaparak. Yıllarca statükodan faydalanmayı yeğlemişlerdir. Bunu fark eden ve ortaya çıkaran Türk tarafı, Federasyon sürecinden bir sonuç alamayacağını gördüğünden. Yeni fikirlerle ve parametrelerle çöken ve kırılan görüşme masasını, bunlara dayanarak yeniden inşa etmek için, yeni bir girişimde bulundu.
Bu girişimin esas odak noktası. Bulunacak çözümün, İki eşit devletin, egemen statüde bir çözüm modeli.
Daha açıkçası, uluslararası statüde egemenliği kabul edilen iki taraf.
Türk tarafının istemi bu.
Federasyon görüşmelerini baskı ile kabul eden Rum tarafı. Türk tarafının bu istemine şiddetle karşı çıkarak. Federasyon tezi ve tarafların federasyona giden yolda ortaklaşa belirledikleri parametrelerde, ısrarcı bir pozisyona girdiler.
Bu kervana bizde de bazı siyasi partiler, sivil toplum örgütleri katıldılar.
1968 yılından beri, Federasyonu görüşmek için görüşen Rum tarafı. Bunun mümkün olamayacağını Crant Montana’daki görüşmelerde dile getirdiler.
Bizzat Anastasiadis, halkının Türklerle hiçbir şeyi paylaşmak istemediğini ( hastaneler de dahil ) dile getirmedi mi ?
Perde gerisinde “ohi.” Perde açılınca “ne.”
52 yılda, hiçbir BM önerisini kabul etmeyen bir Rum zihniyeti.
Gelinen aşamada, taraflar değişik görüş ve fikirlerle gayri resmi konferansa gidecekler.
Rum tarafı, Federasyon ve onun görüşme zemini olarak, ortaklaşa belirlenen parametreler ve Crant Montana’da Sn. Akıncı ile varılan mutabakatlarda. Garantilerin kalkması, Türk Askerinin temelli adadan gitmesi ve Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerini durdurmasında ısrarcı.
Türk tarafı ise, yeni önerisi olan, uluslararası statüde egemen devletlerin ortaklığında, bir çözüm diyor.
Tarafların bu görüşleri BM GS Guterres’e ulaşmış durumda.
Gayri resmi toplantı, bu iki zıt görüşün çatıştığı bir ortamda başlayacak veya başlamayacak.
Gayri resmi toplantının yapılması için yetkili olan BM GS Guterres’tir.
GK üyeleri ve AB, oluşacaksa, gayri resmi toplantı için, Türk tarafı ve bilhassa Türkiye’ye baskıya başlamıştır bile. Eski masaya dönüştürmek için Türk tarafını oyuna getirmenin oyunu içerisindeler.
Türk tarafı bu konuda çok dikkatli olmalı.
KKTC’nin gayri resmi toplantıya katılması hangi statüde olacak ?
Uluslararası statüde egemen devletlerin ortaklığı tez olarak kabul edilmişse.
Gayri resmi toplantıya, bu statüde katılmada ısrarcı olunması gerekmektedir ve bu statüde masaya oturulmalıdır.
Aksi, inandırıcılık ve güven, ne içte ne de dışta tesis edilemez.
Toplum statüsünde masaya oturulursa, sıkıntısı büyük olur ve bu statü ile sizi masaya mikşalarlar.
Rahmetli Ecevit’le sohbetlerimizde, şu cümlesi hiç aklımdan gitmiyor.
Batılıları anlatmak bazında söylemişti.
“Serçe parmağınızın tırnağını kaptırmamaya bakın. Kaptırırsanız, tırnağınızı kurtarayım derken. Bakmışsınız ki kolunuz omuzunuzdan gitmiş.”


Bu haber 6683 defa okunmuştur

:

:

:

: