Zaman O Zaman Değil Meliha Yıldırım’ın ilk öykü kitabı (h2o kitap, Kasım 2019, 120 sf.) Ama belli ki bu sonuca ulaşmak için bir hayli yol kat etmiş: Yıldırım, h2o kitap tarafından yayınlanan kitabına da koyduğu, hikâyesinin ve mekân tasvirlerinin sinematografik bir dille anlatıldığı, Altındağ’da Üç Kuşak Dört Kadın (Sarıkadı Çıkmazı) adlı öyküsüyle 2016 Yılı Ankara/Altındağ Belediyesi Öykü Yarışması İkincilik Ödülü almış. 2017’de Fakir Baykurt Öykü Yarışması’nda Batık Bir Kıl öyküsüyle işlevsel ayrıntıları başarıyla kullanması ve Türkçeye gösterdiği özen dikkate alınarak mansiyona layık görülmüş.
Zaman O Zaman Değil Meliha Yıldırım’ın ilk öykü kitabı (h2o kitap, Kasım 2019, 120 sf.) Ama belli ki bu sonuca ulaşmak için bir hayli yol kat etmiş: Yıldırım, h2o kitap tarafından yayınlanan kitabına da koyduğu, hikâyesinin ve mekân tasvirlerinin sinematografik bir dille anlatıldığı, Altındağ’da Üç Kuşak Dört Kadın (Sarıkadı Çıkmazı) adlı öyküsüyle 2016 Yılı Ankara/Altındağ Belediyesi Öykü Yarışması İkincilik Ödülü almış. 2017’de Fakir Baykurt Öykü Yarışması’nda Batık Bir Kıl öyküsüyle işlevsel ayrıntıları başarıyla kullanması ve Türkçeye gösterdiği özen dikkate alınarak mansiyona layık görülmüş.
Ödüller almış ama bu sadece edebiyatla yaşamaya başlamasının sonuçlarından biri. Edebiyat sevdası onu bankacılık hayatından sonra tekrar öğrenciliğe yöneltmiş ve Türk Dili ve Edebiyatı Fakültesi’ne yazılmış, şimdi mezun olmak üzere. Hayat tecrübesi, akademik yönelişi, edebiyat sevdası gibi kendi kendine edindiği avantajları öykü dilinde ve kurgusunda ustalıkla kullanıyor Meliha Yıldırım.
Kitabına “Edebiyatçı dostum Yollug Tigin anısına” diyerek Orhun Yazıtları’na borç ve şükran ile başlıyor. Türklerin ilk yazılı eserlerinden olan bu metin gibi kitap da yazarın ilk eseri olduğunu bilince bu coşkuyu anlayabiliyoruz.
Meliha Yıldırım’ın öykü kahramanları genellikle kadınlar olmasına rağmen işlediği konular, toplumu yansıtan konulardan meydana geliyor. Kahramanların psikolojileri titizlikle incelenmiş. Her karakter canlı ve çevreden biri olarak okuyucunun karşısına çıkıyor.
“Sonra ne oldu da kabuk kırıldı, caretta denize koştu?” diye soruyor yazar. İlk öyküdeki kabuğuna sıkışıp kalmış genç kızlığının farkına varan kadının değişimini izliyoruz. Bir kabustan sıyrılmak için düş görmesi gerekiyor kadının ama bu kat kat zamanlardan kurgulansa da bir vakitte geçen bir düş.
Kitaba ismini veren Zaman O zaman Değil isimli öyküde de düşlemsel öğeler söz konusu. Yazar eğretilemelere yer veriyor. Büyülü gerçekliği okuyucuya yadırgatmadan işliyor. Sayıların havada uçması, Hasibe Teyze’nin buna kızarak kollarını havada sallaması, halıyla birlikte yükselme gibi unsurlar erişkinlere Mary Poppins kitabı tadında.
Mazmun isimli öyküde geçmişe gidip ünlü edebiyatçıların arasında koyu bir Tanzimat dönemi edebiyat sohbetine katılıyor okuyucu. Encümen-i Şuara’da bir köşede kendini oturur hayal eden yazarın bu öyküsü, edebiyatseverlerin merakla okuyacağı bir öykü. Çağın edebiyatçılarının özelliklerini, birbirleri ile olan ilişkilerini, kullandıkları üslupları ve yaklaşımlarını öykünün içinde akıcı bir şekilde kurguluyor yazar. Kurguda yazar atışması, kıskançlıkları, eleştirisi usta-çırak ilişkisi gibi unsurlara yer veriyor. Burada da bir zaman unsuru tüm kurgunun art alanını kuşatıyor aslında. Yazarın zamanla derdi bitmiyor. Zamanı alıyor, içinde geziniyor. Fakat bu bir zamanda yolculuk değil zaman ile yolculuk.
Eserde yazar bazı öykülerinde mizahi bir dil kullanıyor. Sürpriz sonlar karşımıza çıkıyor. Özellikle yeni işe başladığı ilçedeki kaldığı konaklama evinde, duş alırken bir çift göz tarafından izlendiğini hisseden kadın. “Evet evet, oradaydı” diye heyecan unsuru katarak devam ediyor yazar. Sonuç ise gülümsetiyor okuyucuyu.
Borsanın Eskisi isimli öyküde borsa oyunlarını, hisse senetlerini, senetlerdeki dalgalanmaları, borsacının kalbinin atımlarıyla birlikte hissediyor okuyucu. Borsaya ait pek çok bilinmezi satırların arasından öğreniyor. Çift pırlanta yüzüğün gerekçesi, televizyonda geçen bir alt yazının yeni bir dalgalanmaya sebep olmasıyla hisselerdeki hareketler öykünün sonuna giden yolda heyecanı yükseltiyor.
Cinnah’tan Sola Döndüm isimli öyküde yazar; sevdanın veremini yenmeye çalışan Fikriye’nin yüreği, fayton yolculuğundaki iç sesi oluyor. Tarihin içine çekiyor okuyucuyu yazar akıcı bir anlatımla.
Akıcı bir dille yazılmış duygu dolu öykülerden oluşan kitap toplumsal gerçeklerin çerçevesinde insanı temel alıyor.