Bir Mayıs Günü Bırakıp Gittin isimli eser Yannis Ritsos’un iki bin sekiz yılında Can Yayınları tarafından basılan şiir kitabı. Cevat Çapan’ın özenli çevirisiyle Türk okurlarıyla buluşan seçki iki yüz kırk yedi sayfadan oluşuyor.
Yunanistan’ın 20. Yüzyıldaki en önemli şairlerinden biri olan Yannis Ritsos aşka, ölüme, ölümsüzlüğe ait şiirlerle yaşadığı çağa tanıklık ederken günlük yaşamdan kesitler veriyor dizelerinde.
Yannis Ritsos bin dokuz yüz dokuz yılında Peloponez yarımadasında Monemvasia’da doğuyor. Gençlik döneminde vereme yakalanıyor, sanatoryumda yatarken yazmaya başladığı şiirleri yayımlanıyor. Yaşamında göç, diktatörlük, dünya savaşları, işgaller, iç savaş, cunta gibi toplumsal olaylara şahit oluyor. Yazıt adlı kitabı bin dokuz yüz otuz altıda basılıyor. Kitapta yer alan şiirlerden Epitaphios genel grevde bir işçinin öldürülmesinden esinlenerek yazılıyor ve Metaksas diktatörlüğü tarafından sakıncalı ilan edilip Zeus tapınağında törenle yakılıyor. II. Dünya Savaşı sırasında Ulusal Kurtuluş Cephesi’ne katılıyor. Nazi işgalini yaşayan şair bunu Adam ve Uyanıklık isimli eserine yansıtıyor. Bin dokuz yüz kırk sekiz ve bin dokuz yüz altmış yedi yıllarında tutukluluk geçiren ozan yetmişli yıllara kadar sürgünde yaşıyor. Kitapları yasaklanıyor. Taşlar, Yinelemeler ve Parmaklıklar gibi yapıtlarında bu zorlu dönemini anlatıyor. Ayışığı Sonatı adlı kitabıyla Ulusal Şiir Ödülü’ne (1956), Uluslararası Dimitrov Ödülü’ne (1974), Lenin Ödülü’ne (1976), Birleşmiş Milletler Barış Ödülü’ne (1977) layık görülüyor. Arkasında yüzü aşkın şiir, roman, oyun, çeviri, deneme bırakarak bin dokuz yüz doksan yılında Atina’da hayatını kaybediyor.
Yannis Ritsos şiirlerinde epik, lirik, dramatik tekniklerden yararlanarak yer yer metaforlar kullanarak evrensel gerçekleri anlatıyor. Politik söylemler ve kişisel içerikli şiirlerinde mitolojik unsurlara da yer veriyor. Zaman zaman monologlara da yer verdiği mısraları eleştirmenlerce irrasyonel, gizemli ve esrarengiz olarak niteleniyor. Şairin gerçeklikten gerçeküstüne geçişteki ustalığına dikkati çekiyorlar. On beş heceli ve uyaklı beyitler kullanarak yazdığı şiirlerinin yanı sıra çok kısa şiirlerine de rastlanıyor. Şiirleri Mikis Theodorakis tarafından şarkılaştırılıyor. Bir Ad Müzik ve Evrene Dönüşünce isimli şiirini Nazım Hikmet için yazıyor.
Şiirlerinde bir ressam titizliğiyle yaşadığı dünyayı tasvir eden dile sahip. Yalın bir dil kullanmaya özen gösteriyor. Sürekli gözlemleyen yapısı sayesinde yaşamın en ince ayrıntılarından kesitler sunuyor dizeleri. Döneminin Dışavurumculuk akımını sergilediği kısa ve uzun şiirleri bulunuyor.
YALINLIĞIN ANLAMI (s;55)
Yalın şeylerin arkasına gizleniyorum beni bulasın
diye
beni bulamazsın, eşyayı bulacaksın.
elimin dokunduğu şeylere dokunacaksın
parmak izlerimiz karışacak birbirine.
ağustos mehtabı ışıyor mutfakta
kalaylanmış bir pencere gibi (sana bu söylediklerim
yüzünden öyle görünüyor).
boş evi ve evin diz çökmüş sessizliğini aydınlatıyor-
sessizlik hep öyle diz çökmüş gibi kalıyor.
her sözcük bir geçittir.
bir buluşmaya çoğu zaman vazgeçilen.
işte o zaman doğrudur o sözcük buluşmakta direttiği
zaman.
ÖRÜMCEK (s;129)
Bazen bir rastlantı ya da önemsiz bir sözcük
umulmadık bir anlam kazandırır şiire
nasıl ki, nicedir kimsenin uğramadığı
terk edilmiş bir bodrumda, büyük boş bir küpün
karanlık kasnağında bir örümcek amaçsızca dolaşırsa-
(size göre amaçsızca ama ona göre…)
Parantezlerdeki Ritsos, Bir Mayıs Günü Bırakıp Gittin Beni, Her Zaman En Başta Özgürlük, Umarsız Penelope ve Başka Şiirler, Ölü Ev, Alışkanlıklar Değişir ve Görülmemiş Bir Çiçek Açma Türk okurları tarafından bilinen eserleri arasında yer alıyor.