Karantinada 24 saat!

Bugünkü başyazı Ada TV programcılarından gazeteci Cüneyt Oruç’un PCR testi pozitif çıkar çıkmaz karantinada geçirdiği ilk 24 saate ilişkin izlenimleri. Oruç, yaşadığı duyguları şöyle paylaştı:

Bugünkü başyazı Ada TV programcılarından gazeteci Cüneyt Oruç’un PCR testi pozitif çıkar çıkmaz karantinada geçirdiği ilk 24 saate ilişkin izlenimleri. Oruç, yaşadığı duyguları şöyle paylaştı:
Sevgili meslektaşım Aytuğ Türkkan’ın PCR testinin pozitif olduğunu Çarşamba akşamı dostum Abdurrahman Bulut’tan aldığım bir telefonla öğrendim. Ülkenin Başbakanı dahil birçok kişi karantinaya alınmıştı.
Pazartesi günü Aytuğ ile Ada TV’de 40 dakikalık bir program yapmıştım.
Ancak açık söyleyeyim yine de ilk tepkim “Sakın benim ismimi vermesin” oldu. Çünkü çok mühim işlerim (!) vardı.
Ancak telefonu kapatınca düşündüm. Benim bu pek mühim işlerim herhalde ülkenin Başbakanının işlerinden daha mühim olamazdı. Günlük yaşam içinde temasta bulunduğum insanların yüzleri gözlerimin önüne geldi.
Aklımda bu soru işaretiyle yaşayamazdım. O çok mühim işlerimin (!) hiçbiri dostlarımın hayatından daha değerli olamazdı.
Sabah kalkar kalkmaz soluğu Girne Belediyesi’nin PCR merkezinde aldım. İnanılmaz bir kuyruk vardı. Üstelik test de yoktu. Görevli “Haber verdik, birazdan gelecek diyordu” ama sıcaktan gerilen kalabalığın tepkisi büyüktü.
Ben de kızdım...isyan ettim... “olmaz olsun böyle devlet” dedim... “Yıkılsın yeniden kurulsun” dedim...
Test kitinin bitmesini devletin yıkılmasına kadar götürmüştüm.
Öfkeyle yakınlardaki özel bir kliniğe gittim. 150 TL karşılığında test yaptırdım. Artık yapılacak tek şey beklemekti.
Kötü haber, akşam saatlerinde Sağlık Bakanlığı’ndan bir telefonla geldi.
Sonuç pozitif çıkmıştı.
O hafta yüz yüze program yaptığım konuklardan, dostlarıma kadar herkesin yüzü gözlerimin önünden geçti.
Telefondaki ses o kadar sakin ve güven veren bir tonda konuşuyordu ki bir anda bütün kaygım dağıldı.
Yapmam gerekenleri tek tek anlattı. Hastalığı büyük bir ihtimalle semptomsuz geçiriyordum. “Şu dakikadan sonra asla dışarı çıkmayın” dedi telefondaki ses.
Yumuşak ama bir o kadar kesin bir tonu vardı. Adresimi istediler. Sabah bir araçla beni aldıracaklarını söylediler.
O araç saat 11 sıralarında beni evimin önünden aldı. Araçta benim gibi sonucu pozitif çıkan bir kaç kişi daha vardı. Doğruca Türkiye’nin katkılarıyla yeni yapılan pandemi hastanesine gittik.
Hastaneye gittiğimde susuzluktan boğazım kurumuştu. Dışarıda oturan bir görevliye “bir su alabilir miyim” dedim. O an karantina hemşiresi sevgili Oğuz Köse’nin gülümseyen yüzüyle karşılaştım.
Hiç tanımadık bir yerde tanıdık bir yüz görmek beni mutlu etmişti.
Oğuz, kan tahlili ve tomografi işlemlerini 4-5 dakikada yaptı.
İçeride olağanüstü bir önlem vardı. Oğuz’un giydiği kıyafetlere bakınca bana aya giden bir astronot izlenimi verdi. Kolay değildi. İnsanların adını duyunca yönünü çevirdiği hastalarla o her gün tek tek ilgileniyordu. Hastane koridorlarında tahlil için gezerken içimden bu hastanenin bu ülke için ne büyük bir zenginlik olduğunu düşündüm. Her yer pırıl pırıldı, son derece modern cihazlarla donatılmıştı.
Kısa turumuz bittiğinde Oğuz üstündeki tuhaf kıyafetleri çıkardı.
O maskenin altında 10 dakikada alnında biriken teri görünce bu ülke için sağlık emekçilerinin verdiği mücadeleye, fedakarlığa bir kez daha tanık oldum. Biz bu çocukların ek mesailerine, yemeklerine göz koyduk. Ancak onlar bir an olsun bize gönül koymadı.
Hastanede bir saat bulmayan tahliller ve doktor muayenesinin ardında 14 gün karantinada kalacağım otele ulaştım.
Sevgili patronumuz Ali Özmen Safa, her zor anımızda olduğu gibi yine en büyük desteğimizdi. Şakayla karışık otele kebap bile göndermeyi teklif etti. Ama hiçbir eksik yoktu.
Muhteşem deniz manzaralı odamda bu satırları yazarken şunu düşündüm.
Ben de dahil acaba bu ülkeye, bu devlete çok mu haksızlık yapıyoruz?
Dün öğle saatlerinde, küçük aksaklıklar yüzünden “olmaz olsun” dediğim bu devlet bugün beni 5 yıldızlı bir otelde “bizim için önemlisin” diyerek misafir ediyordu. Batı Avrupa’da çöken sağlık sistemi karşısında insanlar evlerinde ölüme terk edilirken, bir kez daha bu ülkede yaşamaktan gurur duydum...
Bu haber 8755 defa okunmuştur

:

:

:

: