Kendin için adalet

Az evvel yemek masasında kalan kırıntıları sildim. Sonra neden kafamdakileri de bu bezle yaptığım gibi silemiyorum diye hayıflandım. Oysa evde envai çeşit bez mevcut. Cam bezi, toz bezi, yer bezi, mutfak bezi. Hangisi çıkarabilir gülüşlerimizi kirleten düşünceleri?

Az evvel yemek masasında kalan kırıntıları sildim. Sonra neden kafamdakileri de bu bezle yaptığım gibi silemiyorum diye hayıflandım. Oysa evde envai çeşit bez mevcut. Cam bezi, toz bezi, yer bezi, mutfak bezi. Hangisi çıkarabilir gülüşlerimizi kirleten düşünceleri?


Her yere ve her kire bir bez var da, dünya pisliğinden daha pis; kalp kırıntılarına, akıl yorgunluklarına uygun bir bez yok. İnsanoğlu maddeyi temizlemeyi akıl etmiş de manayı neden düşünememiş?


Sonra, keşke dedim!
Keşke bir çuvala koysam da döksem denize. Nihayet içimdeki akıllı kişi konuştu: “O, ne bezle ne denizle olacak iş değil” dedi.


Haklıydı…


Biri gelip arabamı çizse, evimin camını bir taşla aşağıya indirse, mutlaka bu zararı telafi etmesi için, hakkıma girenin karşısına dikilirdim. Gel gör ki taş kalbe değdi mi bir camdan değersizmiş gibi susup, sineye çekerim. Gelene geçene açıp bağrımı, vur bir de buradan vur der gibi tepkisiz beklerim.


Oysa eline bi taş alıp; canım sıkıldı şu komşunun motorunun aynasını kırayım diyemiyorsa insan. O çiziğin bir bedelinin olacağını biliyor ve suça karışmaktan geri duruyorsa. Diline döküp zehri, karşıma kim çıkarsa kalbini laflarınla taşlayayım diyememeli. O kalbin de bir sahibi olduğunu düşünebilmeli.


Mamafih işler öyle yürümüyor.


İncinen gönlün ispatı yok, elle tutulur kanıtı yok...
-Kırdın, desem
-Hani göster neyi kırdım? der arsız.
Bilir ki delil yetersizliğinden düşer bu dava.


Oysa kendinin de hayatının da hakimi sen olunca delile ihtiyacın kalmaz. Polis de sen olursun, hakim de savcı da. İradenle çizersin o görünmez suç mahallini. Ve kendinden en uzağa bırakıp, ömür boyu müebbet verirsin düşünmeden ruhunu inciten o kişiyi..


:

:

:

: