Ersin Tatar’ın mektubu

Sn. Tatar, Cumhurbaşkanlığı seçim arifesinde daha Başbakan iken. KKTC’nin egemenliğini, bağımsızlığını hep dile getirmiş bir siyasetçidir. Garantör Türkiye daha kesin kararını vermeden, Sn. Tatar bunu hep dillendirmiş. Ankara temaslarında, başta Sn. Erdoğan’a olmak üzere bu tezini hep söylemiştir.

Sn. Tatar, Cumhurbaşkanlığı seçim arifesinde daha Başbakan iken. KKTC’nin egemenliğini, bağımsızlığını hep dile getirmiş bir siyasetçidir. Garantör Türkiye daha kesin kararını vermeden, Sn. Tatar bunu hep dillendirmiş. Ankara temaslarında, başta Sn. Erdoğan’a olmak üzere bu tezini hep söylemiştir.
Cumhurbaşkanlığı arifesinde ve kampanyada ise, UBP’nin adayı olarak, bu tezi Parti adına resmi propagandalarda haykırmıştı.
Seçim süreci içerisinde iki görüş kampanyaya hakimdi.
İki devletli bir çözüm ve bizi 53 yıl dünyadan izole eden Federasyon safsatası.
Cumhurbaşkanlığı seçimleri, aslında bu tezler üzerinde döndü.
Türk tezinin, Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki isim babası Sn. Tatar’dır.
Cumhurbaşkanı seçildikten sonra da Sn. Tatar. Bu tezinin, Resmi Ankara ziyaretinde, KKTC ve garantör Türkiye’nin tezi olması doğrultusunda, çok büyük gayretler göstermiş ve bunda da çok başarılı olmuştur.
Eşit egemen ve uluslararası eşit statü tezi, genelde Türk tarafının tezi olmuştur.
Bu tez uluslararası siyaset arenasına Fatih’in top güllesi gibi oturmuştur.
Hani gülle de çok ağır. Kaldırana aşkolsun.
Türk tezi, dünyanın tüm siyasi aktörlerinin de kucağında. İsteseler de istemeseler de bu tezin sesine kulak vermek zorunda kalacaklar.
Aslında, Sn. Tatar’ın Cumhurbaşkanı seçim arifesinde dillendirdiği bu tez. Kıbrıs Türk Halkının bir milli egemenlik iradesi olarak sandıktan çıkmış ve görüşme masasına taşınmıştır.
5+1 gayri resmi görüşme arifesinde, bu tezle bazı çevreler çok alay ettiler. “5+1’ e bu tezle gidilecek amma, masaya oturulduktan sonra batılıların baskısı karşısında, yelkenleri mayna edip, Federasyonu görüşecekler” yollu algı operasyonları yaratılmıştı.
Birinci 5+1 gayri resmide, Türk tarafının kararlı ve dik duruşu karşısında. Esas yelkenleri suya indiren bu kesimler oldu.
Gazze’de Filistin Halkına yaşatılanlar. 1963’ten 74 ‘de kadar 11 yıl Kıbrıs Rumları, Yunanistan ve hala daha bunların yanında olup destek verenler, biz Kıbrıs Türk Halkına yaşatmışlardı.
9 Mart 1964‘ te Baf’ın Türk kesimine saldıran EOKA teröristleri ile omuz omuza bize mermi sıkan Filistin Kurtuluş Ordusuna ve Abdul Nasır’a bağlı silahlı güçleri. Baf Türk Halkı unutmuş değildir.
Yeni Türk tezi karşısında, Rum yanlısı batı. Yine Rum ve Yunanistan’ı girilen bu minvalden kurtarmanın telaşı içinde.
Yeni, yeni ipe sapa gelmez söylemlerle kamuoyu karşısına çıkmakta ve şakımaktadırlar.
Efendim, Kıbrıs’ta iki toplumun da egemenliği varmış !
Bizi yine aldatmanın ve kandırmanın tezgahını kurmakla meşguller.
Egemenlik, siyaset biliminde halklara mahsus bir olgu.
Toplumların egemenliğini tanıyan bir BM kararı var mı ?
Bu bir dil sürçmesi ise, ki mümkün değil.
O zaman düzeltin ve adada her iki halkın da egemenliği vardır diye karar üretin.
Bizi yine masada toplum. Karşı tarafı da masa dışında egemen halk olarak bu statüde tanımaya devam ediyorsunuz.
Anastasiadis efendi ise ayni eski kırkbeşlik plak gibi 50 kusur sene söylediklerini tekrarlamakta. Ha babam gramofonun elini çevirmekte ve plağı yenilemektedir. Vetosu ile ilgili olarak, hem bu işi yapmakta. Hem de AB ‘ni tehdit ve şantajla korkutmaya çalışmaktadır.
Bize ambargoyu Rumlarla uygulayanlar, büyük bir arayış içerisindeler. Bu sunulan Türk tezini nasıl ortadan kaldırır ve eski minvale getiririz diye.
İşte, Sn. Tatar’ın Guterrese yazdığı mektup, tam zamanında ve yerinde olmuştur.
Hala daha 5+1 gayri resmiden sonra da hayal ve rüya içerisinde olanların suratlarında patlayan bir tokattır.
Sn. Tatar’ın mektubunun içeriğindeki anlam şudur:
Kıbrıs Türk Halkının egemenliğini tartıştırmam.
İki egemen eşit devlet gibi masaya otururum.
Kıbrıs Türk Halkının egemenliği uluslararası statüde olacak ve kabul görecek. Bu hem masada, hem de masa dışında olacak.
Mektup, olası bir 5+1 gayri resmi konferansın ikincisinin de geleceğini belirleyecek nitelikte.
Bu mektuptan sonra Bayan Lute, temaslarını ortak zemin için devam ettirir mi ?
Yoksa, Türk tarafına tehdit dilleri devam mı eder ?
Bunu zaman gösterecek.

Bu haber 3710 defa okunmuştur

:

:

:

: