ZAMAN ÇOK ÇABUK GEÇİYOR?

İlkokula başladığım yıl 1963 kanlı Noel yılını yaşadım.

İlkokula başladığım yıl 1963 kanlı Noel yılını yaşadım.

Çocuk aklımla korku ile tanıştım. Geceleyin Rum kesiminden açılan ateşin bizim tarafta yarattığı paniği, gecenin gece yarısı, evimizden, köyün iç kesimlerinde daha güvenli evlere titreyerek gidişimiz.
Okulumuz köyde (Vadili) de sınırda idi. Rum okulu da sınırda idi. Vadili eskiden ortada sınırı olan ikiye ayrılmış karma bir köydü. Türk ve Rum mahalleleri ayrı idi. Okulun dağılma saatinde Rum okulda öğle paydosu yapıyor olduğundan, her iki okulun öğrencileri karşılaşma durumunda kalıyor ve tabii, herkes mahallesine giderken uzun menzilli taşlar ile birbirlerine olan düşmanlık ortaya çıkardı. Rum öğrencilerin lideri Magi adlı bir çocuktu. Uzun boylu, diğer çocuklara göre daha gösterişli idi. Birkaç ay önce Beyarmudu sınır kapısından, güneye geçerken İngiliz üsler polisinden bir memur, kimlik kontrolü yaparken, kimliğimde Vadili ismini görünce, heyecanla, Türkçe, “merhaba köylü” diye seslendi. Akabinde, İngilizce ailesinin de Vadilili olduğunu ekledi. Bende kimlerden olduğunu sorunca, babasını adının Magi olduğunu söyleyince, bende heyecanlandım. Babasının olası eşkâlini tarif ettiğimde, bizim çocukluğumuzun şirret Rum çocuğu olduğunu anladım. Dile kolay aradan 46 yıl geçmiş. Bu düşünceye nereden geldim. Mehmet Remzi Gökhan’ın Kıbrıs barış harekâtında ilginç olaylar adlı kitabını okudum, o günlerde ben 17 yaşında idim. Bu kitapta birçok insanın anıları var. Neler yaşamışız. Gözümün önünden bir film şeridi gibi geçiyor. Birde gazetemiz yazarlarından Özcan Özcanhan’ın Pazar günkü köşe yazısı, Belli Trelli Kıbrıslılar da güney Kıbrıs’a geçerken Yunanlı taksici ile olan söyleşisi, beni ister istemez bu konu üzerine yoğunlaştırdı. Her şeye hâkim olan Rumlar, zenginlik onlarda, fakir 120 bin Türk’ten ne istedin? Onlara bu güzelim adada yaşatmama hakkını sana kim verdi? Haksız yere, birilerinin hakkını yiyerek elde ettiğin zenginlik sana işte böyle mal olur. Zehir zemberek bir yaşama şekli ile yaşarsın. Hala daha akıllanmazsan başına gelecek olanlar vardır. Mehmet Remzi Gökhan’ın kitabında, harekete katılan subayların o günkü anıları ibret vericidir. Şu bir gerçek ki Türk askeri hakikaten ahlaklı ve de merhametli. Savaş kurallarının dışına çıkmaz. Çok disiplinliler. Tarihteki şöhretlerine çıkartma esnasında da leke sürdürmemişler. Günümüzde, Kıbrıs Barış harekâtı ile ilgili anılar çok kıymetliler. Onları yaşamış olanların mutlaka kaydetmeleri iyi olur. Zira zaman geçtikçe çok daha kıymetli belgeler haline gelecekler. Şimdi kendi kendime soruyorum, yazımın başlığı gibi, zaman nasılda çabuk geçti? Barış harekâtından bu yana 35 yıl.1923’te Türkiye Cumhuriyeti kuruldu, 34 yıl sonra 1957 benim doğum yılım. Yaklaşık aynı mesafe. İşte ben bu mesafeleri kıyaslayarak zamanın kıymetini anlayabiliyorum. Düşünüyorum da neleri kaybetmişiz, kazanabileceğim

Bu haber 144 defa okunmuştur

:

:

:

: