Anne albümünden öyküler III resimler de oraşta kaldı

Üçüncü resim albümden çıkıp başka yere, çantama kaçmıştı. Özel ilgi istediğini o kadar belli ediyordu ki! Gülderen Teyzenin Baf’tan anneme gönderdiği vesikalık resmin arkasında; “sevgili Güler’e küçük bir hatıra” yazan resmin tarihi bin dokuz yüz altmış dört.

Üçüncü resim albümden çıkıp başka yere, çantama kaçmıştı. Özel ilgi istediğini o kadar belli ediyordu ki! Gülderen Teyzenin Baf’tan anneme gönderdiği vesikalık resmin arkasında; “sevgili Güler’e küçük bir hatıra” yazan resmin tarihi bin dokuz yüz altmış dört.
Şair Feride Hikmet’in teyzesi Gülderen Teyze, hem annemin babaannesi tarafından kuzeni hem de annemin arkadaşı. Londra’dan geldiklerinde annemin onu görmeye gittiğini, uzaktayken yazıştıklarını hatırlıyorum. Bu anıların arasında Ankara’daki Tarhan Kitabevi de var. Ancak bağı kurmak için anılar çok eskilerde kaldı, kuramıyorum. Annemi kaybedeli yirmi yıldan fazla oldu. Rahmetli teyzelerimden ve annemden hatırladıklarıma sahibim sadece. Gülderen Teyzeye ulaşmak benim için önemli, çünkü şair Feride Hikmet hakkında bir yazı hazırlıyorum. Ben Gülderen Teyzeyi Şair Feride Hikmet’in Ankara’daki evinden tanıyorum. Üç şiir kitabı var Şair Feride Hikmet’in. Solan Yapraklar, Geçen Yıllar ve Mum Işığı. Solan Yapraklar kitabını elime alıyorum. Arka kapağındaki yazı ilgimi çekiyor. Yazı şöyle “1923 yılında Lefkoşa’da doğan Feride M. Hikmet, bugün Kıbrıs Kadın Şairleri arasında en ön safta olanıdır. 1941’de korkunç bir hastalığın pençesine düşerek, bütün hayatı boyunca yatakta kalmağa mahkûm olan bu hürmetli şairin ilk şiir kitabını yayınlarımızın ilki olarak sunarken büyük bir gurur duyar, bunu diğerlerinin takip edeceğini müjdeleriz. İnce zekasını, sağlam kültürünü, pürüzsüz dilini çektiği acı ve ıstıraplarla yoğurup dilimizi en iyi şekilde işleyerek meydana getirdiği şiirleri daima büyük bir zevkle okuyacağınızdan eminiz”
Daha ilkokula başlamadan tanımıştım Şair Feride Hikmet’i. Annem Kıbrıs’taki karışıklıklar sebebiyle Türkiye’ye yeni göçmüş bu akrabalarının evini, Ankara’ya her geldiğimizde bizlerle birlikte ziyaret ederdi. Feride Hikmet kuzenlerimin ve benim üzerimde önemli izler bıraktı. Her ziyaretimizde edebiyat tutkunu abla tarafından tavsiye edilen kitabı, Tarhan Kitabevi’nden satın alan ve Feride ablaları ile kitap hakkında konuşabilmek için içer gibi okuyan Teyze kızlarım Ayşenur ve Yurdanur Ablam Şair Feride Hikmet’i anlatırken “Şakacıydı, hoş sohbetti, bilgi kaynağımızdı, memleket meselelerini konuşmayı severdi. Ona ve sohbetlerine çok şey borçluyuz. Hediye ettiği İngilizce Oxford sözlüklerini hala saklıyoruz.” diyerek kendisini sevgi ve hayranlıkla anarlar. Ben de o zamanlar küçük bir kız çocuğu olarak büyük kuzenlerimin Feride Ablayla yaptığı sohbetleri dinler, etkilenirdim. Feride Hikmet’in göz hizasına yerleştirilen kitabın sayfalarının annesi tarafından çevrilmesiyle okuma azmini sürdürmesini görmemin etkisiyle okumanın önemini o yaşlarımda kavradığımı düşünüyorum.
Dahası o zamanlar teyze kızlarımdan kendisine kitap okumaları isteğinde bulunmasını, onlara okumayı sevdirmek için yaptığını da çok iyi anlıyorum şimdi. Teyze kızlarımın ve benim sevinçle gittiğimiz o evde geçirdiğimiz saatler, şair ablanın konuşmaları, yorumları, çocukluğumun en önemli anıları arasında.
Bir anı daha var iz bırakan; Ankara’da bir kongreye katılıyorum. O zamanki Sağlık Bakanı diş hekimi arkadaşım da katılımcılar arasında. O da yazdığı bir kitabında Feride Hikmet’i anlattığı için kendisinden şair hakkında detaylı bilgi alabilirim diye düşünüyorum (Filiz Besim. Kendi El Yazımla s;51-64). Ama katılımcılara kürsüden bir konuşma yapıyor.
“Ben küçük bir kızken evlerimizden çıkmak zorunda kaldık. Bir saat içinde ayrılmalısınız dediler bize. Bebeğim kaldı orada, ağladım. Başka bir ev verdiler, başka bir bebek vardı, güzeldi ama benim bebeğim değildi. Bu bebeğin sahibi de ağlıyordur şimdi diye düşündüm” diyor konuşmasında. Anlattıklarının hüznüyle yoğunlaşıp soramıyorum.
Yavaşça gözyaşımı siliyorum. Ankara içinde bir semtten başka bir semte taşınırken, aylarca hazırlandığımı, her şeyi sarıp sarmaladığımı hatırlıyorum. Bir saatte taşınmak! Yanına ne alacağına karar vermek bile çok daha uzun sürer bazen. Anlıyorum neden benim bavul dolusu aile fotoğrafım olup onların olmadığını.
Kadriye’nin annesi rahmetli Neyire Teyzenin sözleri geliyor aklıma, resimler de oraşta (oracıkta) kaldı, kocamın mezarı da…

Bu haber 1356 defa okunmuştur

:

:

:

: