İyilik İyileştirir

Sabah 9 civarı cevapsız bir çağrı gördüm telefonumda. Arayan Özge’ydi. (Cânım Özge, dostum, kardeşim…

Sabah 9 civarı cevapsız bir çağrı gördüm telefonumda. Arayan Özge’ydi. (Cânım Özge, dostum, kardeşim…

Çağın vebası samimiyetsizlikten arınmış bir arkadaşlık bizimkisi. Nimet gibi.) Evde bunaldım bizim bahçeye gidelim dedi. Ben kem küm ederken, itiraz istemiyorum geliyorsun diyerek kapattı telefonu. Dostluk, böyle söz üstüne söz söyleyebilecek bir cesaret verir karşındakine, bilirsin nazın geçer.


15 dakika sonra elektrikli bisikletiyle Özge kapıdaydı. Mahalleden çıkıp ekinlerin olduğu bahçeye giden yola geldik. Özge seslendi: aç kollarını. Belli ki kollarını iki yana açıp, bu tenha yolda gözlerini kapamak alışık olduğu bir şeydi. Ben de onu izledim, önce kollarımı açıp rüzgarla selamlaştım, sonra gözlerimi yumdum aklımı meşgul edenlere. Bir süre sonra, benim yüzümde olduğu kadar Özge’nin yüzünde de olduğundan şüphe duymadığım bir tebessüm yerleşti dudak kenarlarıma. Bunca mutsuz edenin arasında mutlu etmek yapılması ne kolay bir işti. Özge bunu bende başarabilmişti.


5 dakikalık yolun sonunda bahçeye varmıştık. “Buradan sonrasını yürüyeceğiz, toprak engebeli bisiklet devrilebilir” dedi Özge. Ben sallana sallana henüz olgunlaşmamış kivi dallarını inceleyerek yürüdüm yolu. Bir kaç dakika yürüdükten sonra Özge’nin tüm çocukluğunu gölgesinde geçirdiği yaşlı zeytin ağacına vardım. Biraz salam, sandviç ekmekleri ve meyve suları süslüyordu masamızı. Bir de konuğumuz vardı; çoban köpeği.


Arkadaşım diye demiyorum ben ne kadar hızlıysam benden en az iki kat eli çabuktur Özge’nin. Mest olmuş biçimde avare bakışlarımla zeytin yapraklarına bakarken, Özge sandviçleri hazırlayıp, meyve sularını bardaklara doldurmuştu bile. En son evlenmeden önce annem hazırlamıştı bana ekmek arası. Evlenince tüm sofralar benim ellerimden öpmüştü. Garip hissettim, nasıl da çekip çeviriyor, çocuğu gibi ilgileniyordu benimle. Merhamet böyle birşeydi Özge olmasa unutacaktım. Şefkati kaybetmeye yüz tutmuş empatiden yoksun ilişkiler örgüsünde göremediğimiz türden…


Bu sıcak davet, kısa ama çılgın yolculuk, nihayetinde sevgiyle buyur edildiğim sofra sayesinde dünyalık hengamenin yarattığı stres bir anda yok olmuştu. Bir kaç gün evvel şiddetli baş ve boyun ağrısı sebebiyle gittiğim doktorun bana, sinir sıkışması teşhisi koyup: “Stresten uzak durun” tavsiyesini anımsadım. Oluruna bıraktığımız düşüncelerimiz ve özgürce rüzgarı kucaklayışımızla iyileşmişti tüm kötümser düşlerimiz. Çünkü iyilik iyileştirir. Hep iyi insanlara düşsün yolunuz.

:

:

:

: