'Gözüm al bayrak arar, kulağım ezan sesi'

Bu haftanın kültürel yönden en anlamlı etkinliği Girne Belediyesi tarafından organize edilen ve her yıl tekrarlanan Zeytinlik festivali oldu.

Bu haftanın kültürel yönden en anlamlı etkinliği Girne Belediyesi tarafından organize edilen ve her yıl tekrarlanan Zeytinlik festivali oldu. Salgının henüz tükenmediği ülkemizde Girne bölgesine bu festival adeta bir nefes gibi oldu. Köy sakinleri olarak festivaldeki etkinliklere evimizin bahçesinden konuşmalara ve program müziklerine her yıl olduğu gibi dahil oluyoruz. Bu yıl KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar’ın açılış konuşması ile başlayan festival Zeytinlik Köy Meydanı’nda Covid-19 önlemlerine uygun şekilde düzenlenmiş ve Pazar güne kadar devam edecektir. Zeytinlik köyü ile bizzat benim tanışmam 1966 yılına dayanır. Rahmetli eşimin köyü ve eski adı Temroz’a ilk gidişim o zamanlarda Girne yolu kapalı olduğu için Snt Hilarion kalasine gitmeden önce “Kadife Kale“ diye bilinen askeri dinlenme tesisleri yakınlarında ve şövalye yolu diye bilinen dağdan köye yaya olarak inişle oldu ve henüz 17 yaşının verdiği gençlikle bu araziden geçiş hala daha dün gibi aklımda önemli bir yer tutmaktadır. KKTC’de mevcut 6 ilçedeki yerleşim yerlerinin sayısına bakacak olursak; Lefkoşa 38 yerleşim yeri Gazimağusa 62 yerleşim yeri Girne 45 yerleşim yeri Güzelyurt 10 yerleşim yeri İskele 28 yerleşim yeri Lefke 17 yerleşim yeri olduğunu görürüz. İşte Girne ilçesinin Zeytinlik köyü de ayrı bir yerleşim yeri ve özellikli bir köyümüz. Nitekim özetleyecek olursak Zeytinlik köyü Kıbrıs’ta tarihi yeri olan birçok kültürü bünyesinde bulunduran Girne’de şehre çok yakın hatta belediye hudutları içerisinde bir köyümüz. Tarihten geçen süreçte ismi Temp, Templos ve Temroz olarak kaynaklarda yer aldı. Köyün konumu, St.Hilarion kalesi ile Girne Kalesi arasındaki köprü şeklinde. Kuzeyinde Akdeniz ile Güneyindeki Beşparmak dağlarına kadar uzanan bir coğrafya. Dereleri ise köy sakinleri telaffuzu ile Şakşadi ve Galafa adını taşıyor. Köyün tarihi anlatılırken ifade edilenler şöyle; Templer şövalyeleri X11. Yüzyılda köye yerleşir yerleşmez köyde oturan dokuz kilisenin baş papazının geniş nüfusuna son verildiği söylenmekte. Papazın yetkisinin sonlandırılmasına müteakip ise köyde doğa sevgisi hakimiyet kuran olmuş. Lüzinyanlar, Venedikliler sonrasında Osmanlılar ve Türkler köye yerleşmiştir. Köy asırlık ihtişamını ve yaşlarını gövdeleri ile gösteren zeytin ağaçlarına halen sahip, oldukça popüler bir yerleşim yeridir. Köyde ayrıca ‘GARİP DEDE’ denilen aksakallı bir Derviş’in mezarı, bu kişinin mezarının, bir de efsanesi vardır. Efsaneye göre, Osmanlı aşiretinin başında olduğu söylenen ve kendisine dede denilen bu Derviş köy içindeki bir ağacın altında su bulunduğunu söylemiş ve su köylülerce bulunmuştur. Derviş ölünce buraya gömülmüş zamanla hayat ağacı, mezar ve kuyu önemini, yitirmiş, kuraklık baş göstermiş, mezarın yanındaki zeytinyağı değirmeni de kapanmış. Değirmen sahibi Nalbant Mustafa efendinin kahveciliğe başladığı kahve önünde Derviş’in görüldüğü, Kahveci’den kahve istediği, yoktur cevabı aldığı zaman, bak dibeğin dibinde bir kaşık kahve bulursun karşı cevabı ile Derviş’in içtiği kahveye bir kuruş ödeme yaptığı ayrıca bu paranın, harcanmamasını kahveciye söylendiği rivayeti vardır. Zor bir durumunda bu parayı kullanan kahveci iflasa kadar sürüklenmiş ancak kahveci, hayat ağacı yerinde, aksakallı dedeyi tekrar gördüğünü sanınca ona kuyu başındaki mezarı yaptırmıştır. Günümüzde de ziyaretçileri olan ‘ Garip Dede Türbesi ‘Zeytinlik köyünün diğer özellikleri yanında önemli bir yer tutuyor. Bu tarihi gerçekler içerisinde ve Şakşadi denen derenin hemen üst başındaki ata yadigarı yerden günbatımı fotoğraflarımı 1966 yılında Zeytin ağaçlarından ilk zeytini toplamış olmanın gururu ile sosyal medyadan paylaşırken huzurun kendisi bize misafir olmaktadır. Ancak en çok üzüntü duyduğum husus “Zeytinlik Camisinin” önüne yapılan inşaat dolayısı ile evimizin içindeki Ezan sesinin geldiği cami minaresinin sadece üst kısmının görüntüsün kaldığıdır. Ve köy tanıtımında fotoğraflarda yarattığı o muhteşem görüntünün manzaramda kayboluşudur. Necip Fazıl’dan anlamı bir sözüde sizlerle paylaşıyorum “Denildi mi bir yerin adına Türk beldesi, gözüm al “bayrak” arar, kulağım “ezan” sesi “

Bu haber 2057 defa okunmuştur

:

:

:

: