Geçen gün bilmediğim bir numaradan çağrı aldım. Geri arayıp:
“Beni aramışsınız, buyurun” dedim.
Karşımda biraz sert bir tonla
“Hayır siz beni aradınız, neden tanımadığınız birini arayıp rahatsız ediyorsunuz” diye çıkışan bir kadın vardı.
“Yok öyle olmadı, siz aradınız” demeye kalmadan, karşımdaki kişinin, saygının dozunu aşacağını ve yok yere beni strese sokacağını düşünüp geri adım attım. Fakat bu geri adımım yeterli olmamış olacak ki, hanımefendi uzattıkça uzattı. Hâlâ ilk kendi aradığı halde, “neden beni arıyorsunuz” demekten kendini alıkoyamadı. Bu konuşmanın varacağı yer gözümün önünde belirdi ve hemen telefonu kapattım. Telefonu kapatmama rağmen, beni ısrarla geri aradığını görünce, olabildiğince hızlı bir şekilde numarayı telefondan engelledim.
Birkaç dakika sonra kuzenlerimden biri aradı, telefonu açtım ve konuşmaya başladık. Sonra bana şöyle dedi:
“Şeydacığım bu arada az evvel arayan ablamdı, sana biraz takılmak istedi ama sen hiç konuşmadan kapatıp, engelledin. Herhalde işin vardı?”
Bu cümleyle bir anda aydınlandım. Arayan öz be öz kuzenimdi. Zira telefonumu resetlemiş bu sebeple eş dost, hısım akraba kim var kim yok numaralarını telefonumdan istemeden silmiştim.
Biraz şaşırdım, biraz da kuzenimin sesini tanıyamadığım için utandım. Sonra şöyle devam ettim:
“Ablacığım öyle bir hale geldik ki; insanlar yerli yersiz birbirini düşman olabiliyor, ben alttan almaya çalıştım ama konuşma uzayınca da kapattım, ısrarla geri arayınca da bu kişiyi engellemem gerektiğine karar verdim” dedim.
Belli ki biz bize hesap sorana daha büyük hesap kesmek isteyen, kum atana kaya fırlatmayı arzu eden insanlar olmuştuk. Bu nedenle bu geri adımım, içe sinişim ve o negatif olarak algıladığım durumdan kendimi kurtarmak adına yaptığım hamle garipsenmişti.
Keşke karısı tarafından terk edilen eş, bir ilişkinin iki tarafın da isteğiyle yürüyebileceğini anlasa ve işi yokuşa sürmese. Keşke sürücüler trafikte kendisini sollayan birini ışıklarda yakalayıp arabasına saldırmasa. Keşke apartman sakinleri kapısına gelen alt komşunun sessizlik ricasını anlamak için empati yapsa. Keşke olması belli durumlarda muhtemel tartışmayı ön görebilsek ve oradan uzaklaşabilsek.
…
Fark ettim ki “önce ben” öğretisi toplumların eğitim ve gelişmişlik düzeyi baz alınarak sunulmalıydı. Çünkü benliğini tamamlamamış kimselerce kabul edilmiş “önce ben” hegomanyası sebebiyle bugün sönen hayatların hesabı tutulamaz oldu.