Damga vurulanlar

Cumartesi başlayan UBP’nin 22. Kurultayının birinci günü, genellikle konuşmacıların Kurultay için duygu ve düşüncelerini belirtmesi ile geçti .

Cumartesi başlayan UBP’nin 22. Kurultayının birinci günü, genellikle konuşmacıların Kurultay için duygu ve düşüncelerini belirtmesi ile geçti .
UBP’nin 2008 yılında yine kurultayında almış olduğu federasyonla ilgili kararı . 22. Kurultayda almış olduğu yeni kararla ilga ettiği, vurulan damgaların en önemlisini teşkil etmesi bakımından dönüm noktası arz etmektedir . Yeni kurultay kararı ile UBP Kıbrıs müzakerelerinde 50 kusur yıldır masada görüşülmekte olan federasyon tezi ile ilgili görüşmelerini sonlandırıp . İki eşit egemen devlet ve uluslararası statüsünün tanınması tezini parti olarak oy birliği ile kabul etmesidir .
Türkiye AKP temsilcisi Sn. Binali Yıldırım’ın, AKP adına yaptığı konuşma, kurultaya vurulan damgaların en önemlisini teşkil etti .
50 yıldan beri görüşme süreçlerini anlatan Sn. Yıldırım , Rumların Kıbrıslı Türklerle hiçbir şeyi paylaşmadıklarını . Adanın tek hakimi olma yolunda ısrarcı ve Kıbrıs Türklerini azınlık olarak gördüklerini ve olası bir anlaşmada , Kıbrıs Türklerine bu statünün verilmesini istediklerini . Bunun mümkün olamayacağını . 50 yılı aşkın müzakerelerde Rumların hiç değişmediğini dile getirdi . Crant Montana’dan örnekler verdi . Kıbrıs adasının, Anadolu’nun vaz geçemeyeceği bir milli dava olduğunu . Türkiye’nin uluslararası anlaşmalardan doğan garantörlük sıfatının, sonsuza kadar devam edeceğini . Kıbrıs ve Doğu Akdeniz’deki uluslararası anlaşmalardan ve hukuktan doğan hakların korunması için İktidardaki AKP Hükümetinin bu konuda kararlı , azimli ve muktedir olduğunu . Dünyaya ve bilhassa batılılara UBP kurultayından duyurmuş oldu . UBP’nin almış olduğu Kıbrıs konusundaki kararı ise gözleri kapalı onayladıklarını da ilan etti .
Kurultaya davetli olan CHP , Kurultaya katılmayarak mesaj gönderdi. Mesajın , siyasi olarak Türkiye’nin ana muhalefet CHP’nin de Kıbrıs konusunda, KKTC’nin ortaya attığı ve BM’e önerdiği son tez olan İki eşit egemen devletin uluslararası statüsünün tanınmasına yönelik olan yeni tezi , desteklemiş olması oldu .
Garantör Türkiye’nin iktidarı ve ana muhalefetinin , Kıbrıs konusundaki tezlerinin , UBP’nin kurultayında bir kez daha örtüşmesi. Kıbrıs Türkleri açısından, Anavatana olan güvenin daha da artmasını sağlamıştır .
Onursal Başkan Eroğlu , geçirdiği rahatsızlık nedeni ile Kurultaya katılamadı . Mesaj gönderdi birlik beraberlikten bahsetti . Oy kullanmaya geleceğini bildirdi .
Genel Sekreter Oğuzhan Hasipoğlu’nun konuşmasında BM GK’nin Kıbrıs’la ilgili olarak aldığı kararları , çağ dışı olarak ilan etmesi . Kurultaya vurulan damgaların en önemlilerinden birini teşkil etmektedir . Gelişen , değişen ve oluşan Kıbrıs ve dünya gerçekleri karşısında , zaten BM Teşkilatının ve ona bağlı GK’nin mevcudiyeti ve meşruluğunun tartışmaya açıldığı bir dünyada . Haliyle almış olduğu kararların meşruluğu da tartışma götürmez mi ?
Dünyanın beşten büyük olduğu, artık BM Teşkilatını oluşturan devletlerin % 80’i tarafından tartışılmaktadır .
Sn. Hasipoğlu’nun bu konudaki tezi , Anastasiadis’in tezini çürütmeye matuf bir tez .
Anastasiadis efendi diyor ya :
“Garantiler çağ dışı kaldı . Çözüm BM GK’ kararlarına bağlı olarak olmalıdır .”
Sn. Hasipoğlu , çağ dışı kalanın . Anastasiadis efendinin can simidi olarak sarıldığı BM GK’nin kararları ve bunları çıkaran teşkilatın olduğunu, UBP’nin en yetkili organı olan Kurultayda karara bağlatıyor.
Değişen gelişen ve oluşan dünya koşulları göstermiştir ki dünyada Hak, Hukuk BM’in tozlu sayfalarında kalmıştır . Bunu Bosna’da gördük. Dağlık Karabağ’da gördük . Biz Kıbrıs’ta yaşıyoruz .
Hak , Hukuk süngünün ucundadır .
Süngüsü uzun olan ülkeler ki bunların başında Amerika ve diğer emperyal ülkelerdir. Zaman içinde diğer ülkelerin de süngüleri uzadı . Bunların yani emperyallerin kısaldı .
Demem o ki Dünyadan nasibini almak isteyen ülkeler. Bu emperyal ülkeler karşısında , milli silahlı güçlerini güçlendirmeli ve çağın gereklerine göre donatmalıdır .
Türkiye Jhonson mektubundan (1964 ) bu yana bunu yapmaktadır . % 73 savunması için dışarıya muhtaç değil .
Hak ve hukukunu korumaya muktedir bir duruma gelmiştir .
Ekonominin yüksekliği ve iyi olması, hak ve hukukun korunması açısından , milli ordunun yerini tutamaz . Bunu tarih kitaplarında bulmak mümkün değil .
Bu haber 3435 defa okunmuştur

:

:

:

: