Siyaset kulisleri dün gün boyu kim hangi bakanlığı alacak, onu tartıştı. Ancak vatandaşın gündemi koltuk kavgası değil, ekmek kavgasıydı.
Fırıncılar Birliği Başkanı Ömer Çıralı, ekmeğe yüzde 25 zam yaptıklarını açıkladı. Pazartesi gününden itibaren geçerli olacak yeni tarifeye göre en çok tüketilen ekmek türü olan somun ekmeğin satış fiyatı 4 TL’ye, dilimli köy ekmeği ve diyet ekmeğin fiyatı ise 10 TL'ye yükseliyor.
Peki bu ne demek? Dört kişilik bir aile günde dört ekmek yese, 4 liradan 16 TL yapar. Yani ayda 480 TL.
Dilimli köy ekmeği ya da diyet ekmeğini hesaplamaya gerek yok. Çünkü o hesabın içinde hiç çıkamayız. Zaten açlık sınırının altındaki vatandaş her gün diyet yapıyor.
Peki söyleyin o halde su içmeden kuru ekmek yese ayda 480 TL harcayan asgari ücretli bir aile nasıl geçinsin?
Bu sorunun yanıtını ülkeyi yöneten siyasetçiler hepimize vermelidir.
Politikalarını da bu sorunun yanıtına göre şekillendirmelidirler.
Dün tütün ürünleri de zamlandı. Ancak bu anlaşılabilir bir zamdı. Ancak sigaraya yüzde 11 zam yapılırken, ekmeğe yüzde 25 zam yapılması asla anlaşılamadı.
Tüm bu zam yağmuru dışında bütçenin de seçimden sonraya kalacağının açıklanması, 2022 için de umutları yeşertmedi.
Seçimlerin bir iki hafta daha geciktirilip, şubat başında yapılması ve bütçenin meclisten geçirilmesinin kime ne zararı var?
Ya da soruyu şöyle soralım.
Bütçesiz girilen 2022’nin bedelini kim ödeyecek?
Elbette yine bizler, yani halk ödeyecek. Kurumlar hizmet veremez noktaya gelecek. Kısaca devlet tıkanacak.
Ülke dolu dizgin seçime gidiyor.
YSK Başkanı Narin Ferdi Şefik, “2018 genel seçiminde yaşanan zorluklara bir de pandemi koşulları eklenecek. Seçime bu şekilde gitmek bizi endişelendiriyor” dedi.
Peki YSK Başkanı’nın endişelerini giderecek bir çalışma var mı?
Elbette yok.
Ülkenin Cumhuriyet Meclisi haftalardır toplanamıyor.
Hiçbir parti bunu artık dert bile etmiyor.
Varsa yoksa iktidar savaşı, koltuk kavgası.
Oysa vatandaşın tek derdi ekmek kavgası. Bizden söylemesi…