Bu pahalılığa ayak uyduracak ayak kimde var

Serbest piyasa ekonomisi ile dünyayı sermayedarların insafına terk eden idareler. Şimdilerde başlarını iki ellerinin arasına alarak arpacı kumrusu gibi düşünmektedirler .

Serbest piyasa ekonomisi ile dünyayı sermayedarların insafına terk eden idareler. Şimdilerde başlarını iki ellerinin arasına alarak arpacı kumrusu gibi düşünmektedirler .
Pandeminin dünyayı esir almasından sonra , bu serbest piyasa ekonomisini sömürü aracı olarak kullanan sermaye sınıfına , yağ ve bal gibi geldi .
Pandemiyi de fırsat bilerek, zaten denetimi olmayan piyasalara, istedikleri boy ve sivrilikte çamdan yapılma kazıkları her gün değil, her saniye istedikleri gibi halka sunmaktadırlar .
Serbest piyasa ekonomisinin kendine özgü denetim mekanizması varmış .
Neymiş bu mekanizma ?
Rekabet efendim , rekabet .
Kapitalizmin babaları Rikaldo ve Maltus , bunu ortaya attılarsa da sistem içerisinde sermaye kesimi değil, rekabetle fiyat düşürecek . Tam tersi anlaşarak veya tröst oluşturarak malların tek fiyatla satılmasını sağladılar. Halkı kazıklayarak tüketici halkın fahiş fiyatlar altında ezilmesine , dengesiz beslenme ve açlık sınırının altında bir gelirle perişanları oynamasına itmişlerdir .
Kamu aleyhine sermayenin yararına olan bu sistem, ne acıdır ki SSCB’nin yıkılmasından sonra , dünyamızda at koşturmaktadır .
Sermayeye karşı bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler kapitalist ilkesine karşı . İlk kez İngiltere’de , tüketiciler ve fabrika işçilerinden kooperatif şirketler kurularak, şimdi dünyayı esir alan kapitalizme karşı, kooperatifleşme yolu ile sisteme karşı bir can kurtaran simidi oluşturdular .
Bu sol ideolojilerin doğmasına kadar devam etti .
1917 devrimi ile kapitalist sisteme karşı sol akımlar esmeye başladı .
Bu batıyı da etkileyerek, serbest piyasa ekonomisinin karşısına, sol ekonomik felsefe ve sistemlerinin çıkmasına vesile oldu .
Soğuk savaş döneminde, sol ekonomik sistemler, dünyada kapitalist sisteme karşı bir koruyucu etken oldu .
1990’lı yıllarda SSCB’nin yıkılmasından sonra . Sol ideolojilere dayanan ekonomik sistemlerin de ortadan kalkması sonucunu doğurdu .
Batı tarafından yaratılan ve komünist sisteme karşı bir bent olan Sosyal demokrasi de zaman içerisinde ortadan kalktı . Sadece siyasal partilerin tabelalarında ve tüzüklerinde kaldı .
Ekonomik ve mali kriz altında olan ülkelerde , halk idareyi tekrardan kooperatifleri canlandırmada buldu .
Bizde, Federe Devlet zamanında kooperatifçiliğe verilen önemden olsa gerek , Kooperatifler Bakanlığı da ihdas edilmişti . Gerek İngiliz Sömürge dönemi , gerekse de çok kısa bir ömrü olan Kıbrıs Cumhuriyeti döneminde de adada çok güçlü kooperatifler vardı .
Rahmetli Ecevit benden Kıbrıs’taki kooperatifçiliğin mevzuatını istediydi. Türkiye’ye de adapte etmek için . Kooperatifler Yasasını elde ederek kendisine vermiştim .
Daha sonraki yıllarda , kooperatifler bakanlığı her ne hikmetse ortadan kaldırıldı . Zamanla da kooperatiflere gerekli önem verilmeyerek yozlaştırıldı .
Geniş halk kitlelerini pahalılıktan kurtaracak bu sistem içerisinde tek kurtuluş . Devlet desteğinde hem tüketim , hem üretim, hem de kalkınma kooperatiflerinin oluşmasını sağlamak ve ciddi bir denetim mekanizması oluşturmaktır .
Bunu Ecevit, 1973 ‘te yaptı .
Şimdilerde ise Sn. Erdoğan yapmaya çalışıyor .
Bu vahşi ekonomik sisteme karşı pahalılık girdabında halkın boğulmaması ve kurtulması için tek can simidi, devlet desteğinde oluşturulacak kooperatifçilikle mümkündür .
Bunun dışındaki söylemler lafı güzardan başka bir anlam taşımaz .
Benden söylemesi .



Bu haber 3381 defa okunmuştur

:

:

:

: