Hükümet programı Cuma günü Meclis’te okunacak. Başbakan Sucuoğlu, daha ilk günden yaptığı açıklamalarda önceliğin ekonomi olacağının işaretini verdi bile…
İçinde bulunduğumuz ekonomik krizden çıkış öyle kolay da olmayacak. Halk bunu biliyor…
Daha çok kemerler sıkılacak. Yıllardır ertelenen bazı tedbirlerin alınması da şart olacak.
Tüm bunlar yapılırken, elbette muhalefet de hükümeti eleştirecek. Yanlışı varsa tenkit edecek.
CTP bu stratejiyi “sert muhalefet” diye tanımlıyor.
Ancak CTP Genel Başkanı’nın “Acı reçete uygulayacaksanız, o vaadinizi seçim öncesi söyleyeceksiniz. Şimdi bu hükümetin acı reçete uygulaması yetkisi yoktur. Çünkü halktan öyle bir yetki almamıştır” sözleri sert muhalefet tanımına giremez.
Bu ülkenin böyle bir muhalefete de ihtiyacı yoktur.
Seçimin üzerinden daha bir ay geçmeden erken seçimden söz eden Tufan Hoca’yı anlamak zor.
Başarı her zaman cesurları tercih eder. Medya, kamuoyu her fırsatta hükümeti zor kararları alıp, geleceğimizi kurtarması için yönlendirirken, Tufan Hoca acı reçeteye karşı çıkmasının ne anlama geldiğini bu topluma izah etmek zorunda.
Adı üstünde acı reçete… Kimse acı ilacı içmek istemez.
Ama ülkemiz için böyle bir reçete gündeme geldiyse hastalık da var demektir.
Bu reçete uygulanmazsa bu hastalık nasıl tedavi edilecek?
Tufan Hoca’nın, sert muhalefetten anladığı komada olan ülkenin yataktan çıkamayacak duruma gelmesi ve iktidarın yıpranıp , muhalefetin bundan menfaat sağlamasıyla bu hayra alamet değildir.
Böyle bir muhalefetin de kimseye faydası olmaz.
Bizim ihtiyacımız olan, rasyonel, topluma gerçekleri söyleyen, popülizmin peşinde koşmayan bir muhalefet anlayışıdır.
Daha dün bir bugün iki koltuğa oturan hükümete yapılan eleştiriler, ancak böyle anlamlı olur.
Aksi halde gerisi lafı güzaftır. Bizden söylemesi