Geçen hafta ülke kamu oyunun merakla beklediği KKTC – TC mali protokolü Ankara’da taraflar arasında imzalanarak yürürlüğe girdi . İmzalanan protokolle ortaya çıkması gereken de çıktı ve artık ilişkiler kurumsal olarak iki devlet arasında sürdürülecek .
Daha açıkçası KKTC ve TC arasındaki ilişkiler diplomatik olarak elçilikler tarafından hazırlanıp yürütülecek .
Ülkede birçok kesimin şikayet konusu yaptıkları da yerine getirilmiş oldu .
Sn. Sucuoğlu’nun başkanlığında Ankara’ya giden heyetin sayısı ve kişilerin siyasi görüşleri hakkında , sosyal medyada şikayet babından yazılanlar oldu .
Sn. Sucuoğlu’nun Ankara’ya gitmezden önce elektrik tarifeleri ile yapılan indirim konusundaki açıklaması , yanlış anlaşılmış olacak ki , özel bir TV programında yaptığı açıklama ile konuyu netleştirmeye yönelik ifadeler kullanarak . Bu konuda kamuoyu üzerinde meydana gelen yanlış algıyı da gidermiş oldu .
Yanlış algı , tarifelerin fiyatlarının aşağıya çekilmesi ile yaptığı açıklamanın sadece Mart ayına münhasır bir indirim olduğu . Marttan sonra ise tarifelerin ilk açıklandığı zamlı fiyattan tüketicilere yansıtılacağını kamu oyuna duyurdu .
İlk beyan , indirimin genel olduğu yolundaki algı , ikinci beyanla giderilmiş oldu ve bunun sadece Mart ayına münhasır bir durum olduğuna da parmak bastı.
Bu durumda , Nisan ayı ile birlikte zamlı tarifeler tüketicilerin hanesine yazılacak .
Mart ayında açığa düşen 180 milyonluk rakamın temini için de faaliyete geçilmiş oldu .
İlk beyanın ikinci bir beyana kadar , bila müddet geçerli olacak indirimli tarifeleri de yüksek bulan halk ve üretim sektörleri . Son açıklama karşısında sessizliğe büründüler .
Sessizlik hayra alamet olmasa gerek .
Mevsim yaza doğru gitmekte , belki konutlarda tüketim daha da azalıp bir nebze halka rahatlama getirecektir .
Fakat yaz mevsiminin konutlara getireceği tasarruf , üretim sektörüne yansımayacaktır .
Bilhassa , sulu tarım yapan kesimlerin bahçelerini sulamak için ödeyecekleri kilowatt-saat beklenen miktardaki üretimin önüne takoz koyacak .
Ayni durum diğer üretim sektörlerinde de ortaya çıkacaktır .
Elektrik zammı demek , tüm malların pahalılaşmasını da birlikte getirmiş olmasıdır .
Zamanında alınmayan önlemler konusunda kurum batağa girmiş durumda .
Milyarlarca alacağı olmasına rağmen bunları bir türlü tahsil edememektedir .
Kuruma borç , büyük oranda , kamu kuruluşlarından ve özel sektör kuruluşlarındandır.
Sn. Başbakanın büyük eleştiri aldığı El-Sen ile kurumun yaptığı mutabakat metni ise . Kurumun sorunlarına çözüm şekli bulma konusunda ilgili sendikayı da işin içine çekmesi ve sorunlara ortak olarak eğilinmesi ve sendikanın da elini taşın altına koyması ve sorumluluk yüklenmesi kadar doğal bir şey olamaz.
Kurumun düze çıkması konusunda , kurumla birlikte sendikanın da sorumlu hale getirilmesi ve bu doğrultuda hareket etmesi , demokrasinin bir gereğidir .
Yeter ki taraflar popülist yaklaşımlar sergilemesin .
Ortak akılla sorunlara çare üretilsin . Ahali rahatlatılsın .
Hafta içinde zamlı tarife ile ilgili sivil toplum örgütlerinde kıpırdanmalar olacak gibi görünüyor .
Hafta içerisinde başka bir gelişmeye de tanıklık edeceğiz .
O da Belediyeler reformu olacak .
Öyle görülmektedir ki .
Bu konuda hükümet yalnız kalacaktır .
Anayasayı tekrar deldirtmem diyen ana muhalefet , en büyük takozu hükümetin tekerine koyacaktır .
Sn. Başbakanın bu konudaki parti görüşünü muhalefet partilerine aktarması ile konu müphemlikten şeffafa dönüşecektir .
Öyle görülmektedir ki bu hafta da Meclis bir hayli hareketlenecek .