KURUMLAŞMAMANIN GETİRDİĞİ ÇIKMAZ SOKAKLAR

Kıbrıs Türk Halkı Osmanlıdan sonra , gerek kamu ve gerekse özelde kurumlaşmayı yaşadı ve buna tanık da oldu .

Kıbrıs Türk Halkı Osmanlıdan sonra , gerek kamu ve gerekse özelde kurumlaşmayı yaşadı ve buna tanık da oldu .
Üç yıllık Ortaklık Cumhuriyetinde ortaklığın dayandığı hakka dayanarak , bunu bizzat yönetti .
Barış harekatından sonra , gerek geçici , gerekse federal ve bağımsız oluşan yapıda , yani KKTC ‘de . Bunu sürdürmek maalesef mümkün olamadı .
Bu mümkünatsızlıkla , maalesef tüm devlet ve özel sektör kuruluşlarında , gerçek manada kurumlaşmaya gidilemedi .
Adı kurum amma , işlevsel olarak kurum niteliğine kavuşamayan veya kavuşturulamayan veya getirilmek istenmeyen yapılar halinde , ayakta tutulmaya çalışılıyor .
Bunların içerisinde tüm bu kurum olması gereken kuruluşlara , örnek teşkil edecek ve itici bir güç olma özelliğini göstermesi gereken siyasal partilerimizi , ele alıp irdelemeye çalışacağım .
Sütunumda yer kalırsa eğer , diğer kurum olması gereken yapılara da değinmek isterim .
Bizde çok partili demokratik yaşama 1976 yılında siyasal partiler ve seçim yasası ile girilerek . Demokrasinin gereği olan halk iradesine gidildi ve temsili demokrasi ile ülke yönetilmeye başlandı .
Kıbrıs Türk Halkı için demokrasi kavramı yeni bir kavram . On bir yılını mevzilerde geçiren Kıbrıs Türküne bu kavram yabancı . Bu konuda hiçbir bilgilendirilmeye gidilmeden çok partili siyasal yaşama gidildi ve genel seçimlerle yerel seçimler ilgili mevzuat gereğince , zaman içerisinde yapılmaya başlandı .
Tüm siyasal partilerimizin örnek aldıkları parti tüzükleri , Türkiye’deki siyasal partilerin tüzükleri oldu .
Genelde , rahmetli Ecevit’in CHP’nin parti tüzüğü baz alınarak , buradaki partilere adapte edildi .
Siyasal partilerin kuruluş amacı bulunduğu ülkede iktidara gelmek ve tüzüğünde yansıttığını seçim bildirgesinde halka duyurarak , iktidara geldiğinde bunu uygulamaktır .
Siyasa partilerin varlık nedenleri buna dayanır .
Bu yoksa . Oluşan siyasal partiler dernek olma özelliğinden öteye gidemez .
Devlette olduğu gibi Siyasal partilerde de organlar , kurumlar var .
Genelde siyasal partiler , Parti Meclisi , MYK ve tabanın oluşturduğu örgütlerden oluşur .
Bu örgütlerin varlık nedenleri de siyasal partilerin üye ve delegeleri ile gençlik ve kadın kollarıdır .
Tüm partilerimizde bu oluşumlar var .
Var olmasına var da , kağıt üzerinde var .
1976 yılından beri , siyasal partilerimiz tüzüklerinde belirlenen ideolojilerini ve parti programlarını , periyodik şekilde hangi organlarına tabii tutarak , hizmet içi eğitim uyguladılar .
Tüm partilerimizin on binlerce üyesi , delegesi ve bunlardan oluşan kadın ve gençlik kolları vardır .
1976 yılından itibaren , disiplinli bir şekilde hangi partimiz , hizmet içi eğitim programları hazırlayarak . Organlarını oluşturan partililerini , bilgilendirdiler .
Tüm partilerin en faal kuruluşları , kadın ve gençlik kollarıdır .
Bunların faaliyetleri , seçimden seçime parti bayrağı sallayarak , işe alınma sözü almaktır .
Binlerce parti üyesi , partilerinin ideolojisinden ve parti programından bihaber .
Hepsini kapsamasa bile , buna Mv. ni de dahil edebiliriz . Seçilip bir dönem vekil olup dönemini sona erdiren vekillerin olduğu bir demokrasi içerisindeyiz .
İdeolojiye dayanan particilik , devede kulak misali .
Bizde demokrasi sadece kağıt üzerinde .
1976 ‘dan günümüze değin yaşayarak görüyoruz .
Bu konuda somuta inmeyeceğim . İnersem sayfalar dolar .
Son olarak UBP’ ağırlık hükümetinin oluşması karşısında , muhalefet çeşitli şekil ve hareketlerle tepkisini göstermeye çalışıyor .
Hükümeti oluşturma şekline , hükümeti oluşturan UBP’nin hiçbir organından ses seda çıkmadı .
Alan memnun , satan memnun.
Bu da siyasal partilerimizin kurumlaşamamasının getirdiği olumsuzluklar .
Memnun olmayan muhalefet .
CTP memnuniyetsizliğini yola inerek göstermeye çalışıyor .
HP’ ise yetkili organları tarafından alınan karara göre , sineyi millete dönme kararında . Yetkili organ da PM . Oy deposu olan tabanın görüşü alındı mı ? Haberlerde PM olarak geçiyor .
Sosyal medyaya düşen haberlerde ise .
İki bayan Mv. karara karşı çıkmış olmalı .
Muhtemelen ya partilerinden istifa ederler , ya da ihraç edilirler .
Bu olgu bile , bize siyasal partilerimizin kurumlaşmadıklarını gösteren, canlı ve yeni bir örneği olsa gerek .
Ülkede kurumlaşma istiyorsak eğer . Buna siyasal partilerimizden başlamak gerekir diye düşünüyorum .
Bunun yapılmaması halinde .
Demokrasimize , çok ama çok ağıtlar yakacağız .
Siyasal partiler , üyeler ve delegeler , diğer organları oluşturanlar için , birer rant kapısı olarak değil . İcabında ideolojisi için savaşılacak kurumlar olarak görülmeli ve hareket edilmelidir .
İşte o zaman demokrasi istenen zemine gelir .
Son bir duruma daha değinmek istiyorum .
CTP’nin sokak eyleminde taşınan pankartlara gelince .
“İşgalci Türkiye , Kıbrıs’tan defol “ yazılı pankart dikkatimi çekti .
Pankartı taşıyan resimde görünmüyordu . Pankart 1974 ‘de yapılan Barış Harekatına karşı bir slogan . Harekatın yapıldığı yılları yaşadı mı bilmiyorum . 74 Barış Harekatı Yunanistan tarafından yapılan bir işgal harekatına karşı yapılmış ve uluslararası anlaşmalara dayanan bir harekattı .
O harekat olmamış olsa idi . Ne o pankartı taşıyacak , ne de o caddede eylem içinde olacaktı .
Bilmem anlatabildim mi ?
Bu haber 3278 defa okunmuştur

:

:

:

: