Bu yazıyı erkenden yazıyorum. Çünkü, yanan ormanlarımızda varlığını sürdüren, sayısını bile bilmediğimiz kadar canlı vardı. Üzgünüz, hem de çok.
‘Dünya Doğa Koruma Günü’ her yıl 28 Temmuz’da kutlanmaktadır. Şimdiki ve gelecekteki nesillerin refahını sağlamak, doğal kaynaklarımızı korumak, onlara güzel bir şimdi ve bu bağlamda güzel bir gelecek bırakmak için sağlıklı bir çevre oluşturmalıyız. Dünyamızda doğal dengenin sürdürülebilir olması için doğanın bir parçası olan birçok türün varlığını korumalıyız. Bu konuda bilinçlenmeli ve çevremizdekilerin de bilinçlenmesi için çaba göstermeliyiz. Kısacası, her türlü tehdide karşı doğal yaşamı korumalıyız.
Doğa Bizim Evimiz
Şimdi, tam da zamanı. Dönüp de evimize bakma zamanı. Çünkü doğa, evimiz. Doğamızı korumak, onu yaşanılır durumda muhafaza etmek, en önemli sorumluluğumuz. Şimdi, şu an adımını at ve onu kendin için, gelecek nesiller için korumaya başla! Şimdi oluşturduğumuz her güzellik, bize gelecekteki muhteşem tabloyu yaşatacaktır. Bundan emin ol ve harekete geç!
Doğayı Korumak İçin Neler Yapabiliriz?
Birey olarak bu konuda bilinçlenmeli ve sorumluluklarımızı yerine getirmek için bir sonraki günü beklememeliyiz. Sorumluluklarımızın en başında, yaşadığımız çevreyi ve doğal ortamı korumak geliyor. Doğayı korumak istiyorsak; öncelikle kendi yaşadığımız çevreyi korumalıyız. Bunun için neler yapabiliriz?
* Yangınların önünü alabilecek, yangını ihbar edebilecek bilgiye sahip olmalıyız.
* Doğamız için tehdit oluşturan plastik kullanımıyla, kimyasal ve endüstriyel atıkların dönüşümüyle ilgili bir an önce harekete geçmek gerekiyor. Bu konuda, geri dönüşüm sisteminin iyi çalışıyor olduğunu kontrol etmeliyiz.
* Yeryüzünde bulunan su kaynaklarımızı, insan ve hayvan artıkları, çöp ve benzeri malzemelerle kirletmemeliyiz.
* Zararlı hayvanların, doğanın dengesini bozan böceklerin özellikle de karasinek ve sivrisineklerin üreyip çoğalmalarını engellemeliyiz.
* Şehirleşmeyle birlikte alt yapıların oluşumlarına daha da önem vermeliyiz. Alt yapıyla ilgili tüm işlemlerin de ilgili belediyelerce denetlenmesini talep etmeliyiz.
* Kullandığımız araçlarımızın rutin egzoz kontrollerini yaptırmalıyız.
* Yaşamımızı sürdürdüğümüz alanlarda doğal ürünleri kullanmayı tercih etmeliyiz.
* Doğal yaşamın kirletilmesine izin vermemeliyiz. Çevremizi kirleten birilerini gördüğümüzde uyarmalıyız. Gerekli uyarılara uymayanları da Dünyamızı korumak adına ilgili birime şikayet etmeliyiz.
Yoga Öğretisinin Doğaya Katkısı
Çocuklar için yoga, çocukların kendilerini ve doğayı tanıyıp daha duyarlı, daha düşünceli olmalarını sağlayan bir disiplin, bir bilim, bir felsefe. Yogayla çocuklar, doğayı, hayvanları, kendilerini tanıyorlar. Kısacası, hayvanların ve doğanın özel yanlarını keşfediyorlar. Yoga, çocukların beden, zihin ve ruhlarına iyi geliyor. Yoganın paçasından azıcık tutmayı başaran çocuk, artık yaşadığı, deneyimlediği dünyaya daha farklı gözlerle bakmayı başarıyor.
Çocuk ve Çocuğun Doğadaki Benliği
Çocuk, yogayla birlikte doğayla iç içedir. Yoga derslerinde bazen aslan olur; onun gibi kükrer, onun gibi yürür. Bazen yılan olur; ördek olur; kedi olur, onun gibi miyavlar; köpek olur bazen… Doğadaki canlılar gibi değil sadece; bazen bir gökkuşağı; bazen bir sandalye, masa, köprü, mağara… gibi olur. Aslında çocuk, yoga derslerinin içinde bir nevi başka dersler de alır. Öğrenir ve bu öğrenme ‘yaparak / yaşayarak / deneyimleyerek’ yapılan ve en etkili öğrenme şekli olandır. Kendisini hiç bu kadar yaşamın içinde bulmamıştır; bulamaz da.
Dünyamıza, Dünyamız üzerinde yaşayan ve varlıklarıyla doğamızı oluşturan tüm canlılara iyi bakalım!