Bakanlar Kurulu İskele’de kangren haline gelen arıtma tesisleri meselesini ele aldı. İçişleri Bakanı Ziya Öztürkler’in el koyduğu ve önemli çalışmalar yaptığı projede ortaya bir maliyet çıktı.
İskele’nin denizini kurtaracak arıtma tesisi için 20 milyon Euro gerekli. Peki bu 20 milyonu kim ödeyecek? Bakanlar Kurulu’nda tartışılan mesele için ortaya üç görüş çıktı.
1-Belediye ödesin, 2- Hükümet ödesin, 3- Bölgede inşaat yapan şirketler 5 milyon Euro katkı yapsın.
İskele’de uzun zamandır süren sorun, son günlerde denizin girilemeyecek hale gelmesiyle halkın isyanına neden oldu. Bu isyan görmezlikten gelinemeyecek noktaya gelince de hükümet harekete geçmek zorunda kaldı.
Burada bir noktanın altını çizmekte fayda var.
İskele’nin bugün geldiği noktaya gelmesinde sorumluluk, Fasıl 96’da belirtilen şartları çiğneyerek arıtma tesisini yapmayan büyük inşaat şirketleridir.
Adalet duygusunun tatmin edilmesi isteniyorsa yapılması gereken, bu arıtma tesislerini ne belediyelerin, ne de hükümetin ödemesidir. Burada bu arıtma tamamen bölgedeki inşaat şirketleri tarafından gerçekleştirilmek zorundadır.
Üstelik sadece bir bölümü değil, hepsi bu şirketler tarafından gerçekleştirilmelidir. Çünkü belediye de ödese, hükümet de ödese para halkın cebinden çıkacaktır.
Arıtma tesisi yapmayan inşaat şirketleri İskele’de kabahatlerini zaten itiraf ettiler.
Hata bu şirketlerden bir tanesi yarım milyon sterlin katkıda bulunmaya hazır olduğunu açıkladı. Diğerlerinden ise ses seda çıkmadı.
Olmaz. Kimse devekuşu misali kafasını kuma gömemez. Parayı kazanan kimse, yasalar gereği yapılması gereken ancak yapılmayan arıtma tesislerinin parasını halkın cebinden ödetemez.
Long Beach’de yasalar çiğnendi. Yabancıların şu anda gözdesi olan İskele Kalecik’te de aynı hatalar yapılamaz.
Bu konuda Star Kıbrıs medya grubu olarak halk adına uyarıyoruz.
Long Beach’i kirleten, orada yasaları çiğneyen şirketler, İskele Kalecik’te de aynı tutumu sürdürmeye çalışıyor.
Yapılan dev inşaatlarda park yerinden pis su arıtmaya, yükseklik sınırlamasından yeşil alana kadar gereken yapılmıyor, yasalar çiğnenmeye çalışılıyor.
Güçlünün değil, haklının yanında olma ilkesiyle yola çıkan Star Kıbrıs medya grubu buna asla müsaade etmeyecek.
İngilizlerin güzel bir sözü var. “Name and shame.”
Türkçeye ismini söyleyip utandırmak olarak çevirebiliriz. Biz şu anda bunu yapmıyoruz. Ama bu uyarı dikkate alınmazsa bu utancı onlara yaşatmaktan da geri durmayacağımızın bilinmesini isteriz. Bizden söylemesi…