Sağlık Bakanı Sayın İzlem Gürçağ Altuğra Sağlık Bakanlığı bünyesinde yeni bir sistem başlatmış ve uygulama aşamasına geçmiştir. Bu projesi halk arasında ve aileler nezdinde oldukça memnuniyet kazanmıştır. “Sen gelmezsen, biz geliriz” sloganı ile yola çıkan sağlık ekipleri, sağlık merkezlerine gidemeyen ve zorluk yaşayanlar, evde yatağa bağımlı olanların tesbiti ile bu yardımı, kişilerin köyde olsun şehirde olsun evlerine kadar götürmekte ve hizmeti hastanın bizzat kendisine yapmaktadır. Böylelikle bu gibi yaşlılı nüfusun istatistiki bilgileri de kayda geçebilmesi açısından önemlilik arzetmektedir. Ülkemizde mevcut yaşlı bakım evleri ihtiyaçlar için yeterli değildir. Fakat hiç olmamasından iyidir. Aile büyüklerine gösterilecek saygı unutmayın ki geri dönüşümü olan bir davranış şekildir. Hasta bakımı genç olsun yaşlı olsun ailelerin başlıca sorunudur ve bütün bu bakım aşamasında duygusal yönden de hazır olunması gerekendir.Aile hasta ilişkisi hassasiyeti en önemli aşamadır.Yaşlılar için ülkemizde modern bakım evlerinin olmayışı ayrı bir problem olduğu için, kişilerin kendilerine ön hazırlık yaparak seçim yapacağı yerler yoktur.Bu nedenle yaşlılarımız geleceğe yönelik her ihtimale göre hazırlık yapmaları alternatifleri, önceden gözden geçirilmeleri mümkün olmamaktadır. Kendisine iyi bakan, yürüyüşlerini ihmal etmeyen, hareket kabiliyeti için destek alan, kadın veya erkek nüfusun yaştan ötürü fazla bir problemi olmaz. Geçirdiğimiz salgın dönemi ile 65 yaş ve üstü nüfus çoğunluğu ev bağımlılığı ile dış dünya ile alakasını azaltmıştır. Halen devam eden salgın 65 yaş ve üstü kişileri “ Evde Kal” tedbirinden vazgeçirmemiştir. Bu gibi kişilerin bünyesinde ise hareketsizlikten çok ağrılı bir dönem başlamış ve bu kişiler ev hizmetleri ve bakım için dıştan yardım almak mecburiyetine girmiştir. Bu nüfus için de herhangi kalıcı bir rehabilitasyon merkezi ülkemizde yok gibidir… Her ne kadar da çeşitli zamanlarda modern bakım evlerinin yapılması için teşebbüs yapılmış olmasına rağmen bir sonuç yoktur. Evde bakım için çoğu kişi, anne veya babasının bakımında, kendilerinin de çalışır olmalarından dolayı evde “yardımcı kadın” arayışı içerisine girmektedir. Yatılı kişi aradıkları gibi günü birlik kişiler de aranılır olmuştur. Hastanede yatan hastanız için dahi bu tür çalışanlar aranılır haldedir. Çoğu aile, üçüncü ülke vatandaşlarını bu hususta çalışma izni ile istihdam etmektedir. İstihdamın mali boyutu, banka döviz garanti mektubu, ön izin, çalışma izni derken büyük bir maliyet ailelere yük olmaktadır. Bu şekilde hizmet satın alan kişilerin maddi gücü olması bilinen bir gerçektir. Kaldı ki pahalılaşsan ilaçları almak hastalara ayrı mali bir külfettir. Çoğu hizmetli yatılı hizmet veriyorsa,ücretini asgari ücretten yüksek isterken, kaldığı evin mutfağından yararlanmakta ev kirası vermemekte haftalık iznini kullandığı halde memnuniyetsizliğini işine aksatmaktadır. Aile devletin istediği bütün yasal gerekleri yerine getirmiş olmasına rağmen, çalışan çalışma izinlerinin verdiği hakları kullanırken hizmetli kişi, işi bırakıp başka bir çalışma yeri ile anlaşma yapabiliyor ve bir aylık süre içerinde yatay geçişle başka bir iş yeri bulabilmektedir. Bu gibi durumları önleyici bir tedbir ise yoktur. İşten ayrılmaya müteakip sosyal çaresizlik, aile için yeniden başlamakta arayış kısır bir döngü içinde uzayıp gitmektedir.
Temennimiz toplum içinde her evde var olan veya olabilecek yaşlı bakımı konusunda modern tesislerin açılmasıdır. Bu güne sözümüz Firdevs’iden olsun “Gençlik ilkbahar gibidir yaşlılık ise kışa benzer öyle bir kış ki arkasından bahar gelmez.”