Cumhurbaşkanlığı , Meclis yerleşkeleri ve milli park yapımı kararından sonra , karara karşı çıkanlar olmuştur .
“Efendim ne gereği var . Mevcutlarla idare edilsin” diye .
Gerek Meclis , gerekse Cumhurbaşkanlığında çalıştığım yıllarda , her iki kurumda görev yaptığım için durumlarını biliyorum .
Meclis binası , sigara fabrikasından dönme bir bina , sonradan yan tarafına eklemeler yapıldı . Ona rağmen yetersiz bir durumda .
Cumhurbaşkanlığına gelince .
Kurumun dairesini teşkil eden binalar , tarihi sur üzerine yapılmış baraka tipindeki binalardan oluşmaktadır .
Çevre açısından , sakıncalı bir durum .
Makam binası da sur üzerinde . İngiliz sömürge idaresi tarafından o zamanlarda yapılmış .
Hala daha sömürge idaresinin izlerini taşımakta .
Tanınmanın talep edildiği günlerde , yerleşkelerin temellerinin atılması bir rastlantı mı ?
Tanınma talebi ile birlikte , devletin itibarının yükseltilmesi de düşünülerek her iki olaya el atıldı mı ?
Sn. Erdoğan , BMGK’ inde yapmış olduğu konuşma ile resmen KKTC’nin tanınmasını , genel kurul üyelerinden talep etmiştir .
Türkiye Milli Güvenlik Kurulu toplantısından sonra , konu ile ilgili yaptığı açıklamada ise .
Güvenlik konseyinden bir buçuk yıldır beklenen sonucun alınmaması nedeni ile bunu BM teşkilatına bağlı üyelerden , talep ettiğini de vurgulamıştır .
Açıklamadan çıkan sonuç . BMGK ‘den bu konuda beklenti yok .
Beklenti , genel kurulu oluşturan ülkelerden .
Bu konuda , Ankara’da düğmeye basıldığını ve TC’nin tüm kurumlarının bu iş için seferber edildiğini , açıklamasında dile getirdi .
Bu konuda umutlu olduğunu da belirtti .
Binalarının yapılmasına karar verilen iki kurum . Devletin dış dünyaya açılan kapı ve penceresidir .
Daha açık bir sözcükle . Devletin itibarıdır .
Her şeyden tasarruf yapılabilir .
Devletin itibarından , asla tasarruf yapılamaz .
Kaldı ki bunların maliyeti devlet bütçesinden çıkmayacak .
TC ‘nin hibe yardımı olacak .
Hibe bu yerleşkelerin yapımı için veriliyor .
Bu yerleşkelerin yapılmasına karşı çıkanların . Yapılacak harcamanın başka alanlarda kullanımını istemelerine gelince .
Parayı veren makam , bu iş için veriyor .
Başka işte kullanılması mümkün mü ?
Tabii bunu Türkiye verdiği için , işin içinde Türkiye var diye . Geçmişte olduğu gibi “ istemezük “ sloganlarına yine şahit oluyoruz .
Tıpkı , Anadolu suyunun , adaya getirilişinde olduğu gibi .
Sonra da su gelir gelmez , onu kullanmada hiç birimiz tereddüt etmedik .
Yatırımın başka alanlarda kullanılması da dillerde dolaşmakta .
Mesela hastaneler .
Zaten Lefkoşa ve Girne için yeni tam teşekküllü hastane yapımında düğmeye basılmıştır .
Bundan bir müddet önce , her ilçeye hastane yapılması konusunda varılan mutabakata rağmen . Sonradan oluşan hükümet , bunu gereksiz görerek bundan vazgeçmişti .
Alt yapı yatırımları için gerekli yardımların yapıldığını biliyoruz .
Bütçe uygulamaları bakımından , planlı bir şekilde diğer alanlara da önem verilmesinin bilincinde olmamız . Bir gereksinim .
Buna karşı çıkanların . Eylemleri ile Türkiye karşıtlığından kesinlikle kaçınmaları gerektiğini de vurgulamak istiyorum .
Çünkü ülkemizde provokatörler cirit atmakta .
İnşaatla ilgili olarak , gerekli yasal prosedürün yerine getirilmediği de ileri sürülmekte .
Bu şayet doğru ise .
Derhal yasal mevzuat yerine getirilmeli .
Hukukun üstünlüğü sağlanmalı .
Bu yapılmazsa , protestolara gerek duyulmadan . Tabii müracaat olur ise KKTC yargısı buna dur diyecektir .
Bu konuda ilgili Belediyeye de görev düşmektedir .
Şimdi gelelim başlıktaki sorulara .
Yapılsın mı ? Yapılmasın mı ?
Tüm dünyadan , tanınmanın talep edildiği bir ortamda . Bana sorarsanız .
“Yapılsın” derim .