Avrupa Siyasi Topluluğu Liderler Zirvesi’ne katılmak üzere Prag'a giden Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Anastasiadis ile Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “ayaküstü” görüşmesi dikkat çekti.
Peki bu fotoğraf buzların çözüldüğü anlamına mı geliyor?
Elbette hayır.
İş dünyasında bir söz vardır. Asık yüzlü patrondan korkma. Aksine güler yüzlü patrondan kork. Çünkü bir kriz anında patron seni güler yüzle karşılıyorsa enine boyuna yapacağı her şeyi hesaplamış demektir.
Nitekim dün ne dedi Erdoğan?
'İlk işimiz İHA’ları, SİHA’ları Kuzey Kıbrıs’a yerleştirdik. Şu anda İHA ve SİHA’larımız oradalar. Kuzey Kıbrıs’ı dört bir yandan, her yönüyle bizim sağlama almamız lazım.”
Nitekim Prag’da Erdoğan ile Anastasiadis arasındaki karşılaşmanın içeriğine ilişkin dün yapılan açıklama da gerçeği net olarak ortaya koydu
Erdoğan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in kendisiyle görüşmek istediğini belirterek, araya birilerini soktuğunu kaydetti.
Erdoğan, Anastasiadis’e, “Başkan sen şimdi zaten gidiyorsun. İki ay sonra ayrılıyor dedim. Böyle bir zamanda bunlar konuşulmaz. Ayrıca dedim ki, siz hep bir yerden bir talimat alıyorsunuz. Bu talimatlarla falan zaten bu işler yürümez. Onun için bunların ipiyle kuyuya inilmez. Aksi takdirde kuyuda kalırsın” ifadelerini kullandı.
Peki tüm uyarılara rağmen dört bir koldan silahlanan Rumlar, bölge coğrafyası, doğusu bizler için nasıl bir tehlike yaratır?
Erdoğan, ülke içerisinde olağanüstü bir durumun yaşanması durumunda, “Uçaklarımız kalktığı anda zaten anında Kuzey Kıbrıs’ta, herhangi bir sıkıntı orada da söz konusu değil” açıklamasında bulundu.
Kısaca Türkiye büyük devlet… Uluslararası ilişkilerini de öyle ayaküstü sohbetlerde şekillendirmiyor. En ince ayrıntısına kadar yıllar süren planlamalarla bu ilişkiler oluşturuluyor.
Türkiye’nin bugün dillendirdiği politika da öyle bir gecede ortaya çıkmış değildir.
Hem Güney komşumuz, hem de içeride “bu politika gelip geçici biz yine federasyon politikasına geri döneriz” diyenler bunu iyi hesaplamalı… Bizden söylemesi...