Bu hafta köşemde farklı bir konu ile okuyucularımıza bilgi ve görüşlerimi aktarmayı uygun buldum. Siyasi görev anlamında, her seçim sonrası yaşanan görevden almalar ile yeni görevlendirmeler alışıla gelmiş bir uygulama haline geldi. Ancak bu sistemin nekadar doğru olduğu bana göre tartışma götürür çünkü yetişmiş elemanların görev dışında kalmaları ve herşeyin politize edilmesi sonucunu doğurmaktadır. Ben eminim ki her siyasetçi bu gerçeği kabul etmektedir ancak bu uygulamalara da nasıl bir son verilip devlet ile hükümet arasında bir ayrım ve liyakata dayalı bir sistemde yönetim gerçekleştirilecektir.
Bu konuda CTP çok iddialı bir şekilde iktidara geldi ve yüzüne gözüne benzetti diye lafları ben çok gerçek CTP’linin ağzından işittim. En çok kıyım geçmiş dönemde oldu ve devlet dairelerinde vatandaş iş göremez hale geldi, tabiki haksızlık etmemek gerek işinin sorumluluğunu bilen birçok kamu görevlisi çalışanımız vardır. Ancak teknik çalışan görevlilerimize de siyasi kulp takmak da bu ülkede alışkanlık haline maalesef gelmiştir, devletteki sürekliliği anlamak erdemin başlangıcıdır.
Bu siyasi görevlerle ve kamudaki tahribatın önüne geçmenin yolu herzaman vardır ancak, yasal düzenlemeleri gerçekleştirecek güçlü bir meclis yapısına ihtiyaç şart, bu gün seçilen meclisin bunu gerçekleştirmesi biraz zor gözüküyor sistem birazda rejimle ilgilidir. Devletin yapısının geleceği sözkonusu olduğu zaman iktidar muhalefet işbirliği kaçınılmaz olmaktadır ancak bu gün bunu görmek zor. KKTC’nin hantal yapısının esas nedeni de bu gerçeklerdir çünkü iş yapan beklenildiği gibi değerlendirilmiyor.
Kamu bankalarımızda da siyasi atamalarla görev başına gelen idare heyetleri ve başkanları da hükümet tarafından atanır ve yasal mevzuatla görev icra eder. Her yükümlülük de şahısların kendilerine aittir. 2000’li yıllarda yaşanan ciddi bankalar krizinden sonra bankacılık ciddi bir disiplin altına alındı. Özel ve kamu bankaları KKTC Merkez Bankası’nın etkin denetimi altına girdi. Özellikle de kamu bankalarında çalışan kendilerini en iyi şekilde yetiştirmiş yönetici elemanlar var ki bunlar her hükümet döneminde görevleri başındadır ancak, siyasetten uzak durmaya da özen gösterirler.
Benim yakından tanıdığım, 2001- 2006 döneminde birlikte Kooperatif Merkez Bankası’nda birlikte görev yatığım değerli bir bankacıdan bahsetmek isterim. Sayın Gülhan Alp gerçekten iyi bir bankacı mütevazi bir aile sahibi kendileri. Bu yazımı şahsı nasıl karşılar bilmem ancak, bu son zamanlarda bazı gazetelerde ismi siyasi partilerle anıldığı için ben gerçekten rahatsız oldum. Çünkü Gülhan bey işine hiçbir zaman siyaset karıştırmayan, vatandaşa ve müşterilere eşit davranan, yasal çerçevede bankanın menfaatlerini koruyan, yetişmiş iyi bir kooperatifçi, doğruluk çerçevesinde sözünü ve görüşünü hiçbir siyasiden ve görevliden esirgemeyen tecrübeli bir isimdir.
Görevinde hesap verirliliği ve de hesapların doğruluğu konusunda çok titiz davranarak ödün vermeyen ülkenin yetiştirdiği bir bankacımızdır. Bunun yanında da banka dışında biçok görevlerde de bulunmaktadır. Sırf kendisine görevinde zarar vermesi açısından siyasi isim takmak hoş değildir, insanlarımızın siyasi görüşleri olması gayet demokratiktir. Ancak bu tür görevlerde de tarafsız olmakta en büyük demokratik erdemdir. Biz seni gönülden seviyoruz Sayın Gülhan Alp görevinizde her zaman başarılar diler, tarafsız ve titizliğinizi de destekliyoruz.