Dostu küstürüp, düşmanı güldürmeyelim!

Son dönemde Doğu Akdeniz'de ısınan sular ve hidrokarbon kaynakları ile ilgili devam eden güç mücadelesi bize yeni bir tablo ortaya koydu.

Son dönemde Doğu Akdeniz'de ısınan sular ve hidrokarbon kaynakları ile ilgili devam eden güç mücadelesi bize yeni bir tablo ortaya koydu.
ABD’nin, Yunanistan ve Kıbrıslı Rumlara artan askeri desteği karşısında Türkiye’nin de eli kolu bağlı olarak oturmayacağı ortada.
Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, tüm bu tehditler karşısında Türkiye’nin KKTC’ye deniz üssü kurabileceğini açık açık dile getiriyor.
Batı dünyasının Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni şımartan politikaları devam ettiği sürece belli ki bu gerilim azalmayacak. Aksine giderek artacak.
Amaç belli.
Türkiye'yi yok saymak… Kıbrıs Türkleri'nin çıkarlarını gasp etmek…
Bugün aklı başında herkesin şu soruyu sorması gerekiyor.
Amerikan ordusu Rumları kime karşı eğitiyor?
Hedef elbette belli. Biz Kıbrıslı Türkler…
Türkiye İHA’lar ve SİHA’larla burada her türlü gözetlemeyi yapıp Kıbrıslı Türkler için her türlü önlemi alıyor.
Mesele sadece Kıbrıslı Türkler meselesi de değil. Türkiye’nin güvenliği Mersin’den değil Lefkoşa sınırından başlıyor.
Suriye’de de o yüzden sınırda beklemek yerine içerilere girilip Türkiye’yi tehdit eden odaklarla mücadele ediliyor.
Aslında Kıbrıs Adası’nda bizim ordumuzun saldırı ordusu olmadığı biliniyor.
1974’ten sonra tek bir kan akmayışı, adeta barışın bekçisi oluşu bunun en büyük kanıtıdır.
Ancak karşımızda giderek silahlan bir ülke var.
Düşünün… Doğu Akdeniz'de en uzun kıyı şeridi olan ülke Türkiye.
Ancak süper devletler Türkiye’yi Antalya sahillerine hapsetmek, Doğu Akdeniz’de yok saymak istiyor.
Bütün kavgada burada başlıyor.
Türkiye’nin KKTC'ye atadığı yeni büyükelçi Metin Feyzioğlu dün TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay tarafından kabul edildi.
Basına kapalı olan bu görüşmede muhtemel ki, Kıbrıs ve Doğu Akdeniz’deki gelişmeler de ele alındı.
Uluslararası hukuka hakimiyeti olan, Barolar Birliği Başkanlığı’nı da yapmış böyle bir ismin atanması tesadüf değil. Belli ki Türkiye uluslararası hukuk açısından da mücadeleyi genişletmek için kendisine güveniyor.
Önümüzdeki günler mücadelenin tek bir cephede değil, birkaç cephede olacağı bir dönem olacak.
O mücadelede Kıbrıs Türkü’ne düşen ise tek yürek bu mücadeleye destek vermek olacak. Aksi halde dostu küstürür, düşmanı kendimize güldürürüz. Bizden söylemesi…
Bu haber 5157 defa okunmuştur

:

:

:

: