Günlerdir memleket çalkalanıyor. Gören de sanır ki memleketin tek derdi Din İşleri Başkanı Prof. Dr. Ahmet Ünsal’ın açıklamaları..
Dün neredeyse gün boyu Meclis’teki tartışmalara bu konuşma damga vurdu.
Bu tartışmalar yetmedi. Toplamda 46 dernek, sendika ve parti dün Başbakanlığa yürüdü.
Elbette buradaki tartışılması gereken konu Din İşleri Başkanı’nın kendisini bağlayan sözleri değildir.
Çünkü Din İşleri Başkanı’nın elinde kadın erkek ilişkilerini düzenleyecek bir yasa yapma imkanı yoktur.
Sözleri sadece kendini bağlar. Osmanlı dönemindeki gibi şeri hukukla yönetilseydik fetva anlamına gelebilecek bu sözlerin sonuçları olabilirdi.
Oysa şu anda laikliğin egemen olduğu demokratik düzende bu sözler sadece Ahmet Ünsal’in kişisel görüşleridir.
Bu sözleri beğenmeyebilirsiniz, eleştirebilirsiniz…
Bunları hepsi tamam ama “Türkiye’nin atadığı kimseyi istemiyoruz” , “Türkiye elini Kıbrıs’tan çek” sloganlarının amacı ne?
Ahmet Ünsal’ın sözlerine yapıcı bir eleştiri mi yoksa kafalarının arkasındaki başka niyetlerin dışa vurumu mu?
Elbette burada niyet okuyuculuğu yapacak değiliz?
Ama keşke kadına karşı duyarlı bu kesim, açlık sınırının altında bir gelirle ailesinin gıda ihtiyacını karşılamak için bin bir güçlükle mücadele eden kadınların derdini de gündeme getirseydi?
Keşke hayat pahalılığın can yaktığı bu dönemde çocuklarının beslenme çantalarına ne koyacağını her sabah kara kara düşünen annelerin sorunlarına deva olabilseydik.
Keşke son bir haftadır hemen hemen her gün yaşadığımız elektrik kesintisinin nedenini sorgulayıp, Meclis’te onca saat bunun nedenini tartışabilseydik?
Keşke bu toplumun çocuklarının göç etmesini engelleyecek ekonomik kalkınma planlarını ortaya koyabilsek, yıllardır tartıştığımız kronik sorunlarımızı çözebilseydik.
Hayır bunların hiçbirini yapmadık. Varsa yoksa suni bir tartışma ortamının içinde savrulup gidiyoruz.
Diyelim Din İşleri Başkanı Ahmet Ünsal hoca görevden alındı.
Ne kazanacağız?
Kimilerinin Türkiye karşıtlığı öyle boyutlara gelmiş ki Ahmet Ünsal Hoca’nın üzerinden bir Türkiye düşmanlığı, AK Parti karşıtlığı, hatta ve hatta Tayyip Erdoğan düşmanlığı geliştiriliyor. Bunu net olarak görelim.
Bunu nereden mi çıkarıyoruz.
“Külliyeni de istemiyoruz, hocanı da istemiyoruz” sloganları boşuna atılmıyor. Kıbrıs Türk halkı uyanık olsun. Bizden söylemesi…