YOLDA HER ŞEY DEĞİŞİR

Yolumuz uzun gibi görünse de aslında göz açıp kapayıncaya kadar kısa. Anlık duygulanmalar, zihnimizin bizimle oyun oynadığı zamanlar, bizlere çok uzun, hiç geçmeyecekmiş, hep olduğu yerde duracak bir zaman dilimi gibi gelmekte.

Yolumuz uzun gibi görünse de aslında göz açıp kapayıncaya kadar kısa. Anlık duygulanmalar, zihnimizin bizimle oyun oynadığı zamanlar, bizlere çok uzun, hiç geçmeyecekmiş, hep olduğu yerde duracak bir zaman dilimi gibi gelmekte. Oysaki geriye baktığımızda, çok önemli anlarımız dışında kalan zamanlarımızın üstünü sanki kocaman bir silgiyle silmişler de bundan haberimiz yokmuş gibi gelir bizlere. Geride kalanlar, zamanla unutulur. Bazıları, biraz uzun sürse de sonuçta unutulur. Bu sözlerden de anlaşılacağı üzere, hiçbir şey için gereğinden fazla üzülmeyin ya da her şey için olması gerektiği kadar sevinin. Bırakın, zaman size neler yaşatacaksa, yaşatsın. Tüm bunları yaşarken de yaşadığınız anı kabullenin, keyfine varın ya da o kötü anınızın bir sonraki dönemde aynı kalmayacağını, değişime uğrayacağını bilerek ve de buna inanarak güzelliklerin gelmesini bekliyor olun.
“Bu Da Geçer” Öyküsü
Dünyaca ünlü bir öyküyü sizlerle paylaşmaya ve yaşarken dersler çıkarıp farkındalıklar yaşamaya niyet ediyorum: Dervişin biri, uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra bir köye ulaşır. Karşısına çıkanlara kendisine yardım edecek, yemek ve yatak verecek biri olup olmadığını sorar. Köylüler, kendilerinin de fakir olduklarını, evlerinin küçük olduğunu söylerler. Köylüler, o bölgede yaşayan iki zengin kişiden bahsederler. Bunlardan biri Haddad adında bir çiftlik sahibidir. Başka bir çiftlik sahibi olan Şakir ise hem çok zengin hem de yardımsever birisidir. Köylüler, Derviş’e Şakir’in çiftliğini tarif ederler. Derviş Şakir’in çiftliğine vardığında çok iyi karşılanır, iyi misafir edilir, yer içer, dinlenir. Şakir de ailesi de hem misafirperver hem de gönlü geniş insanlardır. Yola koyulma zamanı gelen Derviş, Şakir’e teşekkür ederken: “Böyle zengin olduğun için hep şükret.” der. Şakir ise: “Hiçbir şey olduğu gibi kalmaz. Bazen görünen gerçeğin ta kendisi değildir.’’ der. Ardından, ‘‘Bu da Geçer Ya Hu” diye cevap verir. Derviş, Şakir’in çiftliğinden ayrıldıktan sonra bu söz üzerine uzun uzun düşünür. Ama, bir anlam veremez. Birkaç yıl sonra Derviş, yine aynı köyden geçer. Şakir’i hatırlar ve uğramaya karar verir. Yolda rastladığı köylüler ile sohbet ederken Şakir’i sorar. Köylüler, Şakir’in artık çok fakir olduğunu, şimdi Haddad’ın yanında çalıştığını söylerler. Derviş, hemen Haddad’ın çiftliğine gider; Şakir’i bulur. Eski dostu yaşlanmıştır, üzerinde eski püskü giysiler vardır. Üç yıl önceki bir sel felaketinde bütün sığırları telef olmuş, evi yıkılmıştır. Toprakları da işlenemez hale geldiği için tek çare olarak selden hiç zarar görmemiş ve biraz daha zenginleşmiş olan Haddad’ın yanında çalışmak kalmıştır. Şakir ve ailesi, üç yıldır Haddad’ın hizmetkarıdır. Şakir, bu kez Derviş’i küçücük evinde misafir eder ve kendilerine bile zar zor yeten yemeğini onunla paylaşır. Derviş, vedalaşırken Şakir’e olup bitenlerden ötürü ne kadar üzgün olduğunu söyler ve Şakir’den şu cevabı alır: “Unutma, Bu Da Geçer’’ Derviş, bu sözü duyduğunda yine çok şaşırır. Şakir’in bütün malı mülkü yok olmuş ve acınılacak haldedir. Bu nasıl geçebilir? Derviş, gezmeye devam eder ve yedi yıl sonra yolu yine o bölgeye düşer. Şaşkınlık içinde köylülerden olup biteni öğrenir. Haddad, birkaç yıl önce ölmüş, ailesi olmadığı için de malını en sadık hizmetkarı ve eski dostu Şakir’e bırakmıştır. Şakir, Haddad’ın konağında oturmaktadır, kocaman arazileri ve binlerce sığırıyla yine bölgenin en zengin insanıdır. Derviş, eski dostunu ziyaret eder. Onu tekrar zengin ve iyi durumda gördüğü için ne kadar sevindiğini söyler ve yine aynı cevabı alır ‘‘Bu da Geçer Ya Hu” Birkaç yıl sonra Derviş, yine o köyden geçerken Şakir’i arar; ama artık hayatta olmadığını öğrenir. Ona köyün en güzel tepesini işaret ederler. Tepede Şakir’in mezarı vardır ve taşında şu yazılıdır: ‘‘BU DA GEÇER’’ Derviş: “Ölümün nesi geçecek?” diye düşünür ve gider. Ertesi yıl, Şakir’in mezarını ziyaret etmek için geri döner; ama ortada ne tepe vardır ne de mezar. Büyük bir sel gelmiş, tepeyi önüne katmış; Şakir’den geriye bir iz dahi kalmamıştır. O aralar ülkenin sultanı, kendisi için çok değişik bir yüzük yapılmasını ister. Öyle bir yüzük ki mutsuz olduğunda umudunu tazelesin; mutlu olduğundaysa, kendisini mutluluğun tembelliğine kaptırmaması gerektiğini hatırlatsın. Hiç kimse Sultanı tatmin edecek böyle bir yüzük yapamaz. Sultanın adamları da bilge Derviş’i bulup yardım isterler. Derviş, Sultanın kuyumcusuna hitaben bir mektup yazıp verir. Kısa bir süre sonra, yüzük Sultan’a sunulur. Sultan önce çok şaşırır ve sinirlenir; çünkü son derece sade bir yüzüktür bu. Sonra üzerindeki yazıya gözü takılır, biraz düşünür ve yüzüne büyük bir mutluluk ışığı yayılır: “BU DA GEÇER YA HU” yazmaktadır.
Bu haber 880 defa okunmuştur

:

:

:

: