Herkes, soluk alıp vermeye başladığı andan itibaren kendi yaşam öyküsünü yazmaya başlıyor. Çünkü yaşam, nefesle başlar. Nefesle küçük adamlar, yavaş yavaş büyük adamlar oluverirler zaman içerisinde. Niyet ettiğimiz yaşamın koordinatlarını evrene doğru gönderirsek, geminin kaptanı da biz olursak, değmeyin yaşamın keyfine. Tüm bunları dilerken yakın çevremizden uzak çevremize kadar yaşamımıza müdahale etmek isteyen çokça kişi olacaktır.
Yıldız Sayın Azalmasın
Bizi her konuda yönlendirmeye çalışacaklardır. İşte, tam da bu anda görevimiz, başlar. Sen, hayallerine sahip çıkmalısın. Çocukken görebildiğin yıldız sayın, azalmamalı. Sevgiyi, saygıyı unutmamalısın. En çok da kendini sevmelisin. Her döneminde yapabileceklerine odaklanmalısın. Yaşamında görebildiğin yıldız sayısı azalmışsa; bu sadece, şehirleşiyoruz anlamında değildir. Biz de değişen dünyayla birlikte değişiyoruz anlamındadır. Değişime yok demiyorum; ama safça hayallerimizi de bırakacak derecede olmamalı bu değişim, demek istiyorum. Her yıldız, bir hayal, bir canlı, bir umut, bir yaşam, bir sevgi… demektir, benim için. Yıldızlarımıza sahip çıkalım ki sonsuzluklara doğru uzanabilelim.
Gökyüzünü Tutamam
16 Mart 1996 senesinde İstanbul’da dünyaya gelen söz yazarı ve müzisyen Can Koç’un Fono Müzik etiketiyle 2021 yılında yayımlanan şarkının şarkı sözleri bana hayallerimle, yıldızlara olan aşkımla insanların davranış ve tutumları karşısında halen kendi içimde yaşadığım savaşı ve galibiyeti anlatıyor. Birlikte bu şarkı sözlerini okuyalım. Okurken de hafiften bir rüzgar essin, usul usul müziği çalınsın kulaklarımıza. Düşünelim ve bir daha düşünelim. Kafa yoralım gerçekten bu konuda. Biz, kimlerin hayalleriyle oynadık; kimler, çocukluğumuzda çokça görmek için baktığımız ve çocuk hayallerimizdeki yıldızları çaldılar?
“Senin de hiç sevmediğin gibi / Bıçaklar, silahlar, kanlar ve yaralar / Havalarda uçuşurken / En sevdiğin gibi / Şaraplar ve düşler / Havalarda uçuşurken / Kırgınım sana ben / Yalnız beni değil / Kendini de kandırmışsın / Kırgınım sana ben / Üstelik bu ana dek / Hiç kırılmadığım gibi / Ben gökyüzünü tutamam / Yıldızları çalanlar var / Bu karanlığın sebebi onlar / Sözlerimi tutamam / Hayalleri çalanlar var / Bu vazgeçişimin suçlusu onlar / Bu kırgınlık ki hafife gelmez / İçimde büyür, içimde üşür / Gönlüm dönüşür / Ölüm çeker içim, ömür seçer içim / Ben gökyüzünü tutamam / Yıldızları çalanlar var / Bu karanlığın sebebi onlar / Sözlerimi tutamam / Hayalleri çalanlar var / Bu vazgeçişimin / Suçlusu onlar / Gökyüzünü tutamam / Yıldızları çalanlar var / Bu karanlığın sebebi onlar / Sözlerimi tutamam / Hayalleri çalanlar var / Bu vazgeçişimin suçlusu onlar.”
Yeni Bir Ömür İçin
Bu yaşamda, karanlığı tercih eden, aydınlığı karanlığa döndürmek isteyen çok kişi var. Özellikle de başkalarının yaşamında dip karanlığı görmek isteyen, bundan keyif alan insanlar. Neden mi? Çünkü, kendileri mutsuz. Oysaki, kendilerinden başlasalar, mutlu olmanın tadını bilseler, ruhları yumuşar; kimsenin de karanlıkta olmasını istemezler. Kabul etmeliyiz ki yaşam, zıt kavramlardan oluşmaktadır. Kendi içimizde de kötü ve iyi çatışması var. Çatışmada hangi benlik kazanırsa; sen, osun. Korkacak bir şey yok; çünkü bu, garip değil. Ben, sen, biz; hepimiz, aynı çatışmadayız. Bu çatışmayı kendi içinde verirken mutlaka birilerine zarar vermekte, onu ya da onları değişime çekmektesin. Aslında, şikayet ettiklerimiz, yaşamamız gerekenlerdir. Bir gün, yaşamın bitip yeniden başlayacağını unutma! Her daim bu döngü içerisindesin. Ölümü düşündüğün an, yeni bir ömrü seçtiğini bilmelisin. Fırsat vermemelisin, seni korkutmalarına, hayallerini çalmalarına, yıldızlarını söndürmelerine. Yıldızlarını eskiden olduğu gibi görebilmek için var olanı kabullenişe geç ve yıldızların altında, hayallerinin renginde kal!