Gülriz Sururi ve Fosforlu Cevriye

Akşam, yıldızlı gökyüzü altında, bu muhteşem müzikal oyunu Girne Açık Hava Tiyatrosunda izleme fırsatım oldu.

Akşam, yıldızlı gökyüzü altında, bu muhteşem müzikal oyunu Girne Açık Hava Tiyatrosunda izleme fırsatım oldu.

Şu an bile hatırladıkça içim içime sığmıyor. O nasıl güzel bir oyundu! Yazarından oyuncularına, orkestrasından sahne gerisi görevlilerine kadar, bu kadar uyum bu kadar özveri ve içtenlik... İnanılası gibi değil! Her anını biz de en az onlar kadar yaşadık...
Oyun başlamadan TC Devlet Tiyatroları Müdürü Sayın Lemi Bilgin eşliğinde teşrif eden Gülriz Sururi Hanımefendi, beyazlar içinde harika duruyordu. Pekçok hayranı gibi ben de yakın olup konuşma fırsatı buldum. Belleğimde kalan 1960 yıllarında, (daha ben ilkokula giden meraklı bir çocukken) “Sokak Kızı İrma” rolünü oynadığını, inanılmaz başarı kazandığını, o yılların Ses dergisinin kapağındaki yüzüyle hatırlıyorum. Kocaman, kapkara ama sıcacık bakan gözleri sanki karşımda... Yılların onu okşayarak geçtiğini söylüyorum. Bu düşüncemde samimiyim de... Sıcacık bir sanatçı... Sanatçıların yaşı önemli değildir aslında... Neleri ne kadar başardıkları, zirvede nasıl gezindikleridir önemli olan... Gülriz Sururi - Engin Cezzar Tiyatrosu zamanında da pek çok oyununu izleme fırsatı bulmuştum. Hatta bir ara televizyonda “ A la Luna” isimli bir yemek programı sunuyordu ama aslında o, çoook mükemmel bir sanat programıydı. Ondan sonra benzerlerine çok rastladık. Ama bana sorarsanız, onunkinin lezzeti tam anlamıyla bir başkaydı.
Söylemek istediğim, gerçek bir sanatçının, yüreklerde nasıl taht kurduğudur. Aslında sanatçılar hayranlarının pek azını bilir. Bence aslında bilmedikleri ve tanımadıkları onları ne kadar çok yüceltir...
Oyunun tanıtım kitapçığında Lemi Bilgin’in harika bir yorumu var hayata dair, her şeyin değişmesine ilişkin, eskide kalmasına ilişkin... İnsanın içi sızlıyor okurken... Onun sözleriyle “ İnsan olma sevincimiz yok” olmasın dileklerimle demek isterim...
Filmini Neriman Köksal’la özdeşleştirdiğimiz eserin yazarı Suat Derviş’ i de anmalıyım. Türkiye’nin ilk gazeteci, kadın yazarlarından biri... Yazma uğruna, nelerden vazgeçilebileceğinin en güzel kanıtı bir yaşam öyküsü... Edebiyatımızın çok da bilinmeyen değerli bir savaşçısı...
En önemlisi filmleşen bu öyküyü, yıllar sonra müzikal haline getiren, yöneten veeee ölümsüzleştiren bir kalem... Eşsiz insan, yılların tiyatro sanatçısı GÜLRİZ SURURİ...
Altmış kişilik ekibi de hatırlatalım hemen. Orkestrasıyla ( Müzikler de besteci Attila Özdemiroğlu’nun du.), ışıkçısı ve efektörüyle, Barba’sıyla, Kırk Yamalı Hocasıyla, Sümbül Dudu’suyla, komiseriyle, yakışıklı Adam’ıyla veeee Fosforlu Cevriye’siyle unutulmayacak bir dev eser... Sayın FERAY DARICI’yı sahne performansıyla, şarkılarıyla, danslarıyla inanılmaz bulduğumu söylemek isterim. Bu role o kadar uydu ki, tıpkı Sayın Sururi’nin Sokak Kızı İrma ile yakaladığı şöhreti şimdi O, bu oyunla tiyatro tarihine yazacak diyorum ben...
Elbette oyun bir ekip işidir. Başarı da tümünün kollektif çalışmasından, uyumundan ortaya çıkar... Her oyuncu tek tek övgüye değerdi. Herkes kendi payına düşeni o kadar güzel oynadı ki ortaya bu muhteşem eser çıktı.
Öncelikle sayın Gülriz Sururi’ye uzun ve sağlıklı ömürler diliyor ve daha nice müzikallere imza atmasını bekliyorum tüm seyirciler adına... Sonra da oyunda emeği geçen her sanatçıyı, yine izleyiciler adına içtenlikle kutluyorum. Yaptıklarının ve başardıklarının ne kadar zor olduğunu bilerek gelecekte nice zaman yolculuğunda ....” ve perde.... “ demelerini yürekten istiyorum. Tüm Kıbrıs’a bu unutulmaz oyunu izleme fırsatını veren Girne Belediye Başkanı Sayın Sümer Aygın’a sonsuz teşekkürler diyorum.

Bu haber 2972 defa okunmuştur

:

:

:

: