Suya sabuna dokunmamak

Bugün çok yakıcı bir yazı yazmak niyetinde idim. Hatta yazmıştım da. Türkiye’ye karşı Kıbrıs üzerinden yapılan örtülü ve açık saldırıları anlatacaktım. Ancak eğitim, okullar, yüksek öğrenim daha ağır bastı.

Bugün çok yakıcı bir yazı yazmak niyetinde idim. Hatta yazmıştım da. Türkiye’ye karşı Kıbrıs üzerinden yapılan örtülü ve açık saldırıları anlatacaktım. Ancak eğitim, okullar, yüksek öğrenim daha ağır bastı. Derin sosyal ve ekonomik krizlerde yaşanan hayal kırıklıkları, umutsuzluk, çöküntü gibi durumlar, kişilerde şiddet ve saldırganlık eğilimlerine neden olur. Meydana gelen olumsuzluğun nedenlerini birilerine fatura etmeye çalışırlar.

Yaşam koşullarının ağırlığı ya da ailevi sorunlar başta olmak üzere yaşanan sıkıntılar, önce ruhsal problemlere arkasından depresyonlara önlem alınmazsa daha ileri patolojik sorunlara neden olur. Hergün gazetelerde okuyoruz, babasını bıçaklayan gençler, birbirlerini döven ve yaralayan insanlar, trafik kazaları v.s.İnsanoğlunun günlük yaşamdaki streslere dayanabileceği bir eşik seviyesi vardır. Bu seviye herkeste farklı derecelerdedir.
2 gün önceki gazete haberi çok dikkat çekicidir. Babasını bıçaklayan oğul. Sebep, baba ‘’oğlum derslerine çalış’’ demiş. Baba 6 bıçak darbesi ile Mağusa Devlet Hastanesi’nde yatıyor.

Tanıdığım başka bir aile ki maddi durumları çok da iyi değil, çocuklarını İngiltere’ye üniversiteye okumaya gönderiyorlar. Okumasını istediği bölüm, KKTC üniversitelerinde vardır. Niye İngiltere diye sorduğunuzda,’’Ayşe hanım ki bizden daha fakirdir, oğlunu gönderdi, benim oğlumun ne eksiği var?’’ Cevabını alıyorsunuz. Özel üniversitelerde okumanın çok yüksek meblağlar gerektirdiğini, bu durumda hem aile hem okumaya giden çocuğun perişan olacağını, ailenin sıkıntıya gireceğini anlatmaya çalışıyorsun ama nafile.
Eğitimde planlama yapılmazsa, okumak aileler arasında sidik yarışına dönerse, işin sonu felakete gider.

Politikada deneyimli, çok kıymetli bir arkadaşımın şu çok önemli görüşünü yazmak isterim. Başkalarının mutsuzluğu üzerine kurulan hiçbir şey kalıcı değildir. Yıkılmaya mahkûmdur. Bu siyasette de böyledir, ekonomide de böyledir, insan ilişkilerinde de böyledir eğitimde de böyledir.

Çocukların geleceği hesapsız kitapsız, plansız sadece ailelerin kapris ve
kompleksleriyle şekilleniyorsa, durum çok vahimdir. Toplum bunalım içinde yüzüyor demektir. Gençlerimiz, uyuşturucudan tutunda, her türlü zararlı etkilere açıktır, korumasızdır demektir.

Aile bilirim, torunlarına, okul parası yetiştirmek için, babadan
kalan, tüm gayrimenkullerini sattı ve de 5 yıldır çocuk İngiltere’de hazırlık okulundan öteye geçemedi. Dede torunu doktor olacak ümidi ile okuttuğunu sanıyor. Bu ailede sonucun ne kadar dramatik olacağını az çok tahmin edersiniz. Boş yere kaybedilen servetlere mi üzülesiniz, yoksa harcanan genç insanlara mı? Yazık çok yazık
Bu haber 258 defa okunmuştur

:

:

:

: